Dün akşam ki mücadele bize gösterdi ki, transfer tahtası açılır ve doğru 6-7 ilk 11 takviyesiyle hedefe yeniden kilitlenebiliriz…
Bir tarafta borçları nedeniyle transfer tahtasını açamamış ve kadrosundaki birçok önemli oyuncuyu kaybetmiş Erzurumspor, diğer yanda adeta “paraya paraya demeyen”, tıpkı “kardeş” takımı Eyüpspor’un izlediği yolu takip edip, kadrosunu Regattin, Thiam, Kappel, Nikolicks, Ugrai, Rogerio gibi yabancı ile tecrübeli yerliler Erdem Özgenç, Murat Akça, Burak Öğür ile güçlendiren Pendikspor…
Hem ekonomik, hem kadro yapısı hem de psikolojik olarak üstün olan taraf kuşkusuz Pendikspor’du…
Haliyle maç öncesinde favori de onlardı…
Kağıt üzerinde olduğu gibi benim de favorim İstanbul ekibiydi…
Açık konuşayım, ben Erzurumsporlu futbolcuların içerisinde bulundukları şartlar itibariyle maça bu kadar konsantre olup, bu kadar çok mücadele edeceklerini düşünemedim…
Bizi çok zorlu bir ve sıkıntılı, hatta ve hatta ıstıraplı bir 90 dakikanın beklediğini düşünüyordum…
Yanılmanın mutluluğunu ve geleceğe biraz daha umutlu bakmanın sevinci içerisindeyim…
Dün akşam ki mücadele bize gösterdi ki, transfer tahtası açılır ve doğru 6-7 ilk 11 takviyesiyle hedefe yeniden kilitlenebiliriz…
Yine dün akşam bize gösterdi ki, tahta açılmazsa da, ligin uzun bir maraton olduğu, sakatlıkların, cezalıların yaşanacağı da hesaba katılırsa, ligde kalma mücadelesi veririz…
Erzurumspor şu anda işte bu ince çizginin üzerinde duruyor…
Erzurumspor’un tek ekonomik gücü olan ve haliyle bu aşamada karar verici noktadaki Onursal Başkan Mehmet Sekmen’in atacağı adım herşeyi belli edecek…
Ya tahta açılıp yeniden tarihi yazacağız…
Ya da tarihin karanlığına doğru yol alacağız…
Bu konu net ve kesinlikle tartışmaya kapalı…
YANILDIĞIM İÇİN MUTLUYUM
Evet dün iyi mücadele etti takım ama asla iyi bir futbol yoktu ortada…
Kendi evinde 90 dakika kapanan, rakibi hata zorlayıp, kontrataklarla pozisyonlar bulmaya çalışan bir takımdık…
Evet bunu başarıyla uyguladık ama bu ne yazık ki sürdürülebilir bir oyun şekli değil…
Ve üzülerek söylemek istiyorum ki, Shala ve Roushvel gibi oyuncularla bunu başarmamız da çok zor gözüküyor…
Dün maça ve sahaya dönecek olursak, Erzurumspor adına çok ama çok beğendiğim iki isim vardı…
Eren Tozlu ve Cengizhan…
Biri tecrübesi, diğeri gençliği ile ön plana çıktı…
İkisi de yüreğini ortaya koydu, müthiş oynadılar…
Onlara Sefa, Mustafa Yumlu, Mustafa Akbaş ve Süleyman da eşlik etti…
Orhan Ovacıklı eksi etkisinde değildi ama yine de mücadelesi çok üst düzeydeydi…
Son bölümde oyuna giren Olanare ve Özgür’ü de beğendim…
Ancak Batuhan, Shala, Roushvel bu mücadelenin eksi not olan isimleri oldu…
Yere yatmadan maçı tamamlayan kaleci Göktuğ’a da fazla iş düşmedi…
Sonuç olarak bu şartlar altında takımını iyi hazırlayan ve motive eden teknik direktör Muzaffer Bilazer'e de alkışlarımızı gönderelim...
TÜRK HAKEMLERİNE TEKNOLOJİ NE YAPSIN?!
VAR’ın devreye girdiği sezonda VAR’ı bulmak yine mümkün olmadı. Dünyada bu sistemi çok net bir şekilde Türk hakemleri kadar kötü kullanan başka bir camia yoktur…
Dün çok net bir penaltıyı sahadaki hakemi de VAR’daki hakemi de görmedi, görmek istemedi…
Teknolojiyi de getirsen Türk hakemleriyle baş etmek mümkün olmuyor!
VAR’ı YOK eden bu hakemlerle Türk futbolu hiçbir yere varamaz!
Dolayısıyla, Türk hakemlerini yola getirmenin tek yolunun yabancı hakem kozu olacaktır…
ÇUVALLA PARALAR, YANLIŞ TRANSFERLER
Peki ya Pendikspor…
İnanılmaz hayal kırıklığı…
Bu kadar transfere rağmen ortaya çıkan sonuç facia…
90 dakika boyunca topa hakim olmak dışında hiçbirşey yapmayan, mücadele etmeyen, organize olamayan, sahada ne yaptığını bilmeyen bir takım izledik…
Teknik direktör Osman Özköylü’yü iyi tanıyoruz ve maç sonrası açıklamalarıyla bizi yanıltmadı…
Erzurumspor’da da her puan kaybı sonrasında güneşten, bulutlara, stadyum yolundaki asfalta, aydınlatma direğine kadar herşeyi bahane eden Osman Hoca, kötü oyunlarını yüksek rakıma ve saha zeminine bağlamış…
Tıpkı yıllar önce Adanaspor deplasmanında 2-1 mağlup olduğumuzda, “Erzurum ile Adana arasında 30-40 derece fark var, bizi çok etkiledi” gibi çok tuhaf bir gerekçe sunması gibi…
Yapma hocam, seni severim ve hocalığını, disiplinini beğenen birisi olarak, bu komik gerekçeler senin taraftarla arandaki bağları koparıyor…
Sen suçu yüksek rakıma ve zemine atsan da ben sana gördüklerimi söyleyeyim…
Şampiyonluğa oynayan takım için savunman çok vasat…
Hücumu düşünmeyen, savunması bile yetersiz, aylardır antrenmansız Olanare karşısında perişan durumlara düşen Ferhat Öztorun, Hasan Hatipoğlu gibi topa sırtını döndüğü gibi, kendisini sürekli geriye atıp, takım boyunu uzatan stoper ile, bireysel hatalarıyla tanınan Murat Akça’yla çok fazla yol alamazsın hocam…
Rakım yerine yanlış transfer yapmışım demen daha doğru olurdu kanımca…
Orta sahan çok dirençsiz ve baskı altında ciddi top kayıpları yapan oyuncularla kurulu…
Dün Estrella ve Hasek olsaydı, emin ol, bugün mağlubiyetin savunmasını yapıyor olurdun…
Çok para harcatmış ama yanlış oyuncuları takıma aldırmışsın hocam…
Ve yüksek rakımdan ziyade, 0 rakımda yeteri kadar çalışmadığınız da dün net bir şekilde ortaya çıktı…
Haydi Erzurumspor geç toplandı, birçok oyuncusu kampın yarısında katıldı ve 70’den sonra yorgunluk baş gösterdi…
Ya size ne oldu da hocam 70’den sonra oyuncularınızın yürüyecek hali kalmadı üstelik 5 oyuncu değişikliğine rağmen?!
Yani demem o ki sevgili hocam, hazır çuvalla paranız varken, silbaştan savunma ve orta saha kurman gerekiyor…