SAĞLıK Haber Girişi : 04 Aralık 2017 12:49

Obezite ve diyabet artık kaderiniz değil!

Obezite ve diyabet artık kaderiniz değil!
Obezite cerrahisini başarılı bir şekilde gerçekleştiren Buhara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Celal Çerçi'yle bu ameliyatların bütün detaylarını konuştuk. Obezite ve diyabette cerrahi tedavinin çok yaygın olarak kullanıldığını belirten Çerçi&

Obezite ve diyabet artık kaderiniz değil!

Obezite cerrahisini başarılı bir şekilde gerçekleştiren Buhara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Celal Çerçi'yle bu ameliyatların bütün detaylarını konuştuk. Obezite ve diyabette cerrahi tedavinin çok yaygın olarak kullanıldığını belirten Çerçi'ye ameliyatların öncesini, sonrasını ve risklerini sorduk.

ERKHABER: Hocam ülkemizdeki obezite oranı ne durumda. Bu hastalığın tedavisinde cerrahi müdahalenin etkisini bize anlatır mısınız?

C.Ç: Obezite tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok ciddi bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye'deki obeziteli insan sayısı dünyada ki rakamların çok üzerinde. Türkiye'de yaklaşık 100 kadının 40'ı hastalık derecesinde obez. Bu rakam gittikçe de artıyor. Tabi bunda en önemli sebep yaşam alışkanlıklarımızın değişmesi. Hem beslenme alışkanlıklarımız değişti. Hem de günlük yaşantımızda ki hareket kısıtlılığı. Bütün bunlarla beraber Türkiye'de ki obezite oranı da şu anda batı toplumlarına yaklaşmış durumda. Obezite de cerrahi tedavi son derece etkili ve tüm dünyada çok yaygın olarak kullanılıyor. Öncelikle kimlere obez diyoruz onu açıklamak lazım. Obeziteyi değerlendirirken vücut kitle indeksi kullanıyoruz. Vücut kitle indeksini kilogram/ metrekare olarak hesaplıyoruz. Eğer vücut kitle indeksi 30'un üzerindeyse biz bu insanları obez olarak kabul ediyoruz. 40'ın üzerindeyse morbit obez kabul ediyoruz. Morbit obezitede 40'ın üzerinde her hasta bizim için cerrahi aday. Şunu unutmamak lazım cerrahi operasyon en son seçenek. Yani hasta cerrahiye gelmeden önce bildiğimiz klasik yöntemlerle kilo vermeye çalışmış olmalı ve kilo verememiş olmalı ki ve zaten insanların tamamı bunları deneyerek geliyor. Şunu biliyoruz ki klasik yöntemlerle kilo verme oranı yüzde 3 civarında. Ama cerrahi tedaviyle kalıcı kilo verme oranı yüzde 85-90'lar da. Dolaysıyla orada çok büyük bir başarı var. Bu ameliyatlar az yapılan ameliyatlar değil. Dünyada her geçen gün çok daha fazla sayılara ulaşıyor. ABD'de yılda 300 bin ameliyat sayısına ulaşıldı ve bunların yüzde 50 si tüp mide ameliyatı. Bu ameliyatların riski son derece düşük. Yani kapalı safra kesesi ameliyatıyla aynı riskte diyebiliriz. Ameliyatların tamamı kapalı olarak yapılıyor. Bu ameliyatları kabaca 2 gruba ayırıyoruz. Birinci grup mide küçültücü işlemler, ikinci grupta emilim (azaltıcı işlemler. Yani birinde midenin bir kısmını çıkartıyoruz. Diğer kısmında da bağırsağın belli bir bölgesini emilim dışı bırakıyoruz. Yani insanların yedikleri gıdaların emilimini engelleyerek kilo vermelerini sağlıyoruz.

AMELİYATLAR SON DERECE GÜVENLİ, RİSKİ ÇOK DÜŞÜK

ERKHABER: Hocam ameliyatların riske ne oranda?

C:Ç: Bir defa 40'ın üzerinde vücut kitle indeksi olan hastalar var. Bunun yanında obezite bütün vücudu etkileyen bir hastalık. Beraberinde pek çok probleme sebep oluyor. Bunların başında şeker hastalığı, tansiyon özellikle kadınlarda görülen üreme bozuklukları, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, diz ve bel olmak üzere eklem problemleri geliyor. Eğer vücut kitle indeksi 35'in üzerindeyse ve şişmanlığa bağlı bu tip bir hastalık var ise bunları da ameliyat ediyoruz. Şunu biliyoruz ki morbit obezite de yaşam süresini ortalama 12 yıl azalıyor. O yüzden gerçekten çok önemli. Bu ameliyatlar son derece güvenilir ameliyatlar. Özellikle tecrübeli ellerle yapılırsa riski son derece düşük. O yüzden hastalarımıza önerdiğimiz şey bu tür bir ameliyat düşünüyorsanız öncelikle doktorunuzu ve ameliyat olacağınız merkezi çok iyi araştırın. Yeterli ve tecrübeli bir ekip çok önemli ve ameliyattan sonra takip edebilecek bir ekibin varlığı da, önemli gördüğümüz kıstasların başında geliyor. Tabi ki her ameliyatta olduğu gibi morbit obezitede kullandığımız metebolik cerrahinin ve obezite cerrahisinin de riskleri var. Tabiki sıfır riskli bir iş yapmak imkansız. Ama bu riskler son derece düşük. Çünkü morbit obezite, diyabet ve yüksek tansiyon insan ömrünü kısaltan ve zaten yüksek risk taşıyan hastalıklar. Ve bu ameliyatlarla bu hastalıkların tamamından kurtuluyorsunuz.

ERKHABER: Ameliyat sonrasında hastaların dikkat etmesi gereken hususlar hakkında bilgi verir misiniz?

C.Ç: Burada dikkat edilmesi gereken husus ameliyat sonrasında ki dönemde hastalarımızın 2 aylık bir beslenme programı var. Ameliyat olduktan sonra hastalarımız normal gıdayla beslemiyorlar. Diyetisyenlerimizin kontrolünde önce suyla başlıyorlar sonra yavaş yavaş bir bebek gibi yarı katı gıdalarla devam edip ondan sonra da bugün yediği her şeyi yiyen bir birey haline geliyor. Mide küçültme ameliyatlarında şöyle yanlış bir kanı var. Midesi küçülecek az yiyecek ve kilo verecek. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Bunlar tamamıyla hormonal etkili ameliyatlar. Mide küçültme ameliyatlarında midenin çıkarttığımız kısmından açlık hormonu salgılanıyor. Burayı aldığımız zaman pankreas bezinde insilün salgısı artıyor ve bu da hastanın metabolizmasını hızlandırıyor. Hastamız aldığı gıdayı daha çok yakıyor.

ERKHABER: Ameliyattan sonra hastalara önerileriniz nelerdir?

 

C.Ç: Uzun dönem sonuçlarına gelince beş yıllık kalıcı kilo verme oranı, yani bir insan ameliyattan sonra ideal kiloya düştükten sonra beş yıl sonra bunu koruma oranı yüzde 85'ler de. Bu oran Türkiye'de daha da yüksek. Çünkü bizim beslenmemiz batı toplumlarından daha farklı. Genelde kilo alımında ki en büyük etken alkol kullanımı. İkinci etken de aşırı kalorili gıdalar yemek. Eğer insanlar bu ameliyattan sonra bu söylenenlere dikkat ederse ve kendine günde 15 dakika ayırıp yürürse tekrar kilo alması çok çok zor. Dolaysıyla şeker hastalığında da benzer bir durum var. Şeker hastalarına kullandığımız ameliyat tipleri var. Bir şeker hastasına bu ameliyatı yaptığınız zaman hasta ilaç kullanmıyor, şeker hastalığının vücutta oluşturacağı bütün kötü etkilerden kurtuluyor ve istediği her şeyi yiyip içebiliyor. Yani bu ameliyatlarla insanlara yeniden ikinci bir şans vermiş oluyorsunuz. Tabi obezite cerrahisi çok yeni gibi gözüküyor ama ben 2005 yılında ilk ameliyatımı yapmıştım. Yaklaşık 12 yıldır obezite cerrahisiyle uğraşıyorum. Bugüne kadar 400'ün üzerinde ameliyat yaptım. Erzurum Buhara Hastanesi'nde de 10 aydır çalışıyorum. Erzurum'da ameliyata bakış açısı özellikle obezite konusunda çok ciddi sıkıntı var. Erzurum'da ki obezite oranı batı illerine göre çok yüksek. Erzurum'a baktığım zaman insanların neredeysen yarısından çoğu obez. Ama insanların hiç birisi bu konuda rahatsızlık duymuyor. Ama tabi insanlar farkında olmadan ömürlerini kısaltıyorlar. Obezite  hem yaşam kalitesinde bozulma hem de yaşam süresinde kısalma demektir. Ama diyabet açısından baktığımız zaman ciddi anlamda hasta başvurusu var bu anlamda. İnsanlar merak ediyor çok fazla bilgi sahibi de değiller. Yeni kurulan bir merkez olmamıza rağmen hasta sayımız iyi gidiyor. Şu ana kadar burada ameliyat yaptığımız hastalarımızın tamamında çok çok iyi sonuçlar aldık. Şeker hastalarının hemen hemen tamamı ilaç kullanmayı bıraktı. 20 yaşında hastalarımız bile var. Aynı şekilde obezite hastalarımızda da sonuçlar oldukça iyi.

TÜM BÖLGEDEN HASTALARIMIZ VAR

ERKHABER: Hocam Erzurum'da obizeti hastalarının mide küçültme ameliyatlarına bakış açısı nedir. Talep çok mu?

C.Ç: İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde obezite cerrahisi konusunda eğitim verdim. Orada benim eğitim verdiğim grup şu anda çok ciddi ameliyatlar yapıyor. Muhtemelen benden daha fazla ameliyat yapmışlardır. Erzurum'a göre çevre illerden çok daha fazla talep var. Gümüşhane'den bile hasta geliyor ama Erzurum nedense bu konuda direniyor. Ben Isparta ve Antalya'da çalıştım. Önemli hastanelerde görev yaptım. Hastane Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Serdar Kömeç benim çocukluk arkadaşım. Doğu'da bu merkezi kuralım istedik. Erzurum'a geldim. Herşey çok iyi ve yolunda gidiyor. İnşallah bu işler daha da başarılı olacak.

DİYABET HASTALARIM AMELİYAT SONRASI İLAÇ KULLANMAYI BIRAKTILAR

Türkiye'de bu ameliyatların çok riskli olduğu kanısı var. Hastaların öleceği düşünülüyor. Halbuki binlerce ameliyat yapılıyor ölen hasta sayısı gerçekten çok az ama hep basın bunları göz önüne çıkardığı için böyle sıkıntılar oluyor. Benim 50'ye yakın diyabet hastam var şu anda. Bunların bir kısmı tüp mide bir kısmı da by pass ameliyatlı. Hepsi takip altında ve şeker ilacı kullanan hiç hastam yok. Yüzde 100'le gidiyoruz şu anda. İnsanlar için çok önemli düşünün şeker hastasısınız. Bu hastalık hergün gözlerinizi, böbreklerinizi ve sinir uçlarınızı bitiriyor ve siz dünya kadar ilaç kullanıyorsunuz insülin kullanıyorsunuz. Yarım saatlik bir ameliyattan sonra şekeriniz normale dönüyor, hiç ilaç kullanmıyorsunuz ve bütün vücudunuz sağlığına kavuşuyor. Aslında baktığınız zaman bu inanılmaz bir şey. Ve ortada çok ciddi bir risk de yok.

MİDE BALONUNA TALEP ÇOK FAZLA

Tabi obezite cerrahisini bir bütün olarak değerlendirmek lazım. Obezite cerrahisi ameliyatlarının yanında bir de cerrahi işlemler kullanmadan uyguladığımız yöntemler var. Bunlardan biri de mide balonu. Mide balonunu vücut indeksi 28 ile 33 arasındaki insanlara uyguluyoruz. Bildiğimiz silikon özelliği bulunan bir balon bunu endoskop yardımıyla midenin içine bırakıyoruz. Ve bu balonun içine normal bildiğimiz su koyup midenin içinde bu bolunu şişiriyoruz. Bu balon midede doygunluk yaratıyor. Hastanın kilo verme oranına göre bolunun içinde ki sıvıyı azaltıp arttırabiliyoruz. Bir yılda mevcut kilonun yüzde 30'u kadar kilo verilmesini sağlıyoruz. Erzurum'da buna çok ciddi bir talep var.

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.