GERÇEKLER VE KOMPLO TEORİLERİ…

Genç bir meslektaşımla yemekte siyasi sohbeti yapıyoruz. Aydınlık ve pırıl pırıl bir dimağ… Bu türlü cins kafalar ümidimizi diri tutmaya yardımcı oluyor. Mesele gündemin popüler konusu olsa da, geniş bir perspektifle meseleye yaklaşıyor. Küresel oyuncular ve uluslararası politik düzlemde olayları değerlendiriyor. Hak veriyorum bazı tespitlerine. Ancak: “Komplo teorilerine yaklaşım ihtiyatlı olmalı” çekincemi koymadan edemiyorum...
Sağlam verilere sahip olmadan, varsayımlarla oluşturulmuş düşünce biçimi,  her an çökebilecek bir yapıya sahiptir. Çok iyi hazırlanmış bazı teoriler bile, esaslı bir unsurdan mahrum bırakıldığı için, derhal terk edilmeye mahkûm hale gelir. Düşün tarihi, bu tür fikri faaliyetlerin mezarlığı gibidir. Bilimsel metoda uzak oldukları gibi, altlarında sağlam bir felsefi donanımda barındırmazlar. Bilimin süslü literatürüne sık sık sarıldıkları görülür. Ancak toplum ve insan temelli çalışmalarında, ne psikoloji ne de sosyolojinin metotlarından haberdar değillerdir. Tüme varım ve analitik düşünce tarzı, satırları arasında kaybolur. Tümden gelimci ve münferit hadiseleri genelleştirme eğilimleri, çoğu zaman ilkel insanın dini inançlarına benzer... 
Birçok mütefekkir, gerçeğin basitte gizli olduğunu öğütlemişti. Haklı olduklarını bir çok tecrübe ile müşahede ettik. Tıpkı gözün çalışma prensibi gibi… Nesnelere bakarken mesafenizi iyi ayarlamalısınız. Çok uzak veya çok yakın mesafeler görmenize mani olur. Eğer ötesi talepleriniz varsa akıl ve bilimin sunduğu imkânlardan istifade etmelisiniz. Teleskop veya mikroskop kullanmalısınız örneğin… Şayet böyle vasıtalara sahip değilseniz, sadece normal bir mesafeden en doğru gözlemi yapabilirsiniz. Bu takdirde basit düşünebilmek, hakikate en yakın sonuçları verir…
Komplocu bir Öğretim Üyemiz var mesela! Yıllar önce söylediği bazı sözler sosyal medyada döndü durdu. İleri görüşlülüğü alkışlarla karşılandı. Tamamda ya tutturamadığı binlerce mevzuya bakmak gereği duyuldu mu? Belli sebeplerle belli neticeler meydana gelebileceğine dair bir yığın lakırdı edilebilir. Loto oynamak gibidir bu… Hasbelkader birini tutturmak sizi kâhin yapmaz! Olsa olsa geveze yapar!
Yine başka bir “kalın kitap yazarı” Komplo Teorisyenimizi dinliyordum birkaç yıl önce… ABD Başkanlık koltuğuna önce bir Kadın’ın, (Clinton’u kastediyordu), sonrada bir eşcinselin getirileceğini iddia etti. Bu kehanetin üzerine, Küresel Sermayenin bütün dünyada çevireceği yeni oyunların kurgusunu yaptı… Tabi tutturamadı… ki herkes gibi O da Hanımefendi’nin kazanacağını düşünüyordu!
Herhalde Batı’nın “Ting-Tang” kuruluşlarında yapılan faaliyetlerinin muhteviyatını tam anlayamadık. Onlar belli şartlar altında, belli sebeplerin meydana getirebileceği neticelerin analizini yaparak senaryolar üretiyorlar. Muhtemel sonuçlara dair kritik yapıyorlar… Bizde ise, herhangi bir neticeden yola çıkarak olayları tek sebebe bağlamak gibi bir düşünce kısırlığı var. Bu zorlama akıldışılığın adı da Komplo Teorisyenliği oluyor!
“Malul” düşüncenin siyasette kullanılıyor olması ise daha büyük acıya sebebiyet veriyor. Zira gerçeklik duygusunu yitirdiğimizde, az müddet sonra temel ihtiyaçlarınızı bile karşılamaktan uzak bir siyaset pratiği ile karşı karşıya kalıyoruz. Vasati seçmenin, yolundaki tamir edilmemiş çukurları ve akşam pişireceği yemeği önemsemesi gerekirken,Uluslararası bir takım güçlerin Ülkesi üzerinde oynadığı oyunları hesap etmesi gerekiyor! İçinden çıkması mümkün olmayan fasit bir dairenin içinde bocalayarak…
Etiketler : Uğur Alkuş
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.