Balıkesirspor'un son maçta hem de kendi evinde Adana Demirspor'dan 6 gol yemesi ve maddi kriz yüzünden önemli oyuncularının takımdan ayrılması da maçı onlar açısından daha da önemli hale getirmişti.
Buna karşın rakibin içerisinde bulunduğu durum ve Beşiktaş maçında oynanan muhteşem futbol, camiayı farklı galibiyet beklentisi içerisine sokmuştu.
Teknik direktör Erkan Sözeri de öyle düşünmüş olacak ki, en ofansif kadrosuyla sahaya çıkmıştı.
Kupada gollerini sıralayan Oltan ilk 11'e, formsuz Pote ile İbrahim Akdağ da kulübeye dönmüştü.
Obertan da İbrahim Akdağ'dan boşalan ön libero bölgesinde görev almış, Sissoko da forvet arkasında yani olması gereken yerde yer bulmuştu. Hamroun da uzun bir aradan sonra formayı kapmıştı...
Kadroyu gören herkes Erzurumspor'un maça fırtına gibi başlayıp, gol ve goller bulmak için rakibini baskı altına alacağını düşünüyordu. Ancak herkes yanıldı...
Erzurumspor öyle düşük bir tempoda başladı ki, sanki de "Aceleye gerek yok, nasıl olsa atarız" mantığıyla sahada sadece top çeviriyordu.
Ama sahada acelesi olan iki adam vardı, biri Sissoko diğeri de Hamroun...
Bu iki oyuncu da dikine oynayıp, bir an evvel skoru bulup, takımı da seyirciyi de rahatlatmaya çalışıyordu.
Hamroun ki ilk yarıda gol dışında bulunan 3 pozisyonun da içerisinde olan isimdi...
Hatta bir şutu da direkten döndü...
Kaleyi gördüğü her yerden de şut attı, golü düşündü...
Sissoko da o özlediğimiz ara paslarla bizi buluşturup, gözlerimizin pasını sildi.
İlk yarının son anlarında yine Hamroun'un kullandığı köşe vuruşunda Scuk'un kafa golüyle öne geçip, soyunma odasına gittik.
İlk yarı boyunca saman alevi gibi yanıp sönen, zaman zaman tempoyu artırıp, gol arayan bir takım vardı.
İkinci yarı için Balıkesirspor'un tamamen buzla kaplı güney tarafındaki kaleyi savunacak olması farklı galibiyet için iştahlanmamıza neden oluyordu.
Ancak ikinci yarı başladığında gördüğümüz manzara, İstanbulspor maçından ders almadığımızı ortaya koyuyordu.
Takım, 1-0'ı yeterli görmüş olacak ki, "al gülüm, ver gülüm" anlayışıyla oynuyordu.
Düşünün koca 45 dakikada, buz tutmuş kaleyi korumaya çalışan Balıkesirspor kalesine sadece ve sadece 1 şut gönderdik, kaleciyi ve savunmayı zorlayacak tek bir kenar ortası yapmadık.
Erkan Hoca da oyuncularının sahadaki bu görüntüsünden rahatsız olmuş olacak ki, "ben gol istiyorum" dercesine iki değişiklik birden yaptı.
İşte bu noktada bana göre Erkan Hoca yine hata yaptı.
Zira oyundan çıkacak oyuncu asla ve asla Hamroun değildi. Takımın en çok gol isteyen oyuncusunu çıkarmak yapılabilecek en büyük yanlıştı ve maalesef Erkan Hoca da bu yanlışı yaptı.
Hamroun çıksa bile yerine girecek oyuncu Hasan Ayaroğlu olmalıydı, Pote değil...
Belki Pote'yi oyuna sokmak için bir yabancının çıkması gerektiği için bu hatayı biraz da "bile bile" yaptı ama bana göre oyun hiç de Pote'nin girmesini gerektirmiyordu. Oltan gol atamasa da her topa vuruyor, bütün hava toplarını indiriyor ve hücum presle rakip savunmayı rahatsız ediyordu, dolayısıyla çıkması yine bence yanlıştı.
Pote ile birlikte İbrahim Akdağ da oyuna girmesi de yanlıştı. Çünkü oyunun gidişatı, bu iki oyuncuyu değil, Emrah Başsan-Batuhan değişikliğini şart koşuyordu.
Emrah-Batuhan değişikliği olmuş olsaydı, dikine oynamayı seven ve hücumsal özellikleri İbrahim Akdağ'dan kat be kat fazla olan Batuhan'ın skor üretmeye katkı sağlama ihtimali daha yüksekti.
Erkan Hoca sonrasında bir hata daha yaptı ve Sissoko'yu oyundan alıp, Hasan Ayaroğlu'nu sahaya sürdü ve bu kez de Obertan'ı Sissoko'nun yerine çekti. Yani Obertan 10-15 dakika içerisinde 3 ayrı mevkide oynamak zorunda kaldı...
Kısacası dün sahanın en kötü ismi olan Emrah Başsan'ı 90 dakika sahada tutan Erkan Hoca, 3 yanlış oyuncu değişikliğine imza attı.
Türkiye Kupası'nda takımını kusursuz yöneten Erkan Hoca'nın, tıpkı takımı gibi bu performansı lige yansıtamadığını bir kez daha görmüş olduk.
Maçın son saniyelerinde Mücahit'in bomboş kaleye vurmak yerine, topu ayağında tutmayı tercih etmesi, sonrasında Emrah Başsan'ın karşı karşı pozisyonda topu dışarı atması, tribünlere saç-baş yoldurdu.
Takımda genel itibariyle 1-0'ı koruma havası hakim, bu tartışılmaz...
Benim merak ettiğim bu Erkan Hoca'nın talimatıyla mı yoksa futbolcuların saha içerisindeki inisiyatif kullanmasından mı kaynaklanıyor...
Dün saha içerisindeki görüntü ikinci şıkkı işaret etti bana...
Sanki Erkan Hoca, oyuncularının 1-0'ı koruma içgüdüsüne engel olamıyor gibi bir hisse kapıldım.
Eğer hislerimde yanılmıyorsam, bu aşılabilir, çözülebilir bir sorun...
Ama sorun ilk şık, yani Erkan Hoca'dan kaynaklanıyorsa, işte onu aşmak çok da kolay değil...
İnşallah yanılmıyorumdur...
BİR HALI SERMEK ÇOK MU ZOR?
Maçı izlemek için stadyuma girdiğimde şok bir manzarayla karşılaştım.
Güney tarafındaki kalenin tamamı buzla kaplıydı...
Bu sorun geçtiğimiz yıl da baş göstermiş, ancak o dönem Büyükşehir Belediyesi'nin uhdesinde olan stadyumda gerekli düzenleme yapılmış, maç dışında bölgeye halı serilerek, buz tutmasının önüne geçiliyordu. Sonrasında herkesin bildiği gibi stadyum yeniden Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne geçmişti. Belli ki, İl Müdürlüğü, oraya serilecek halıyı "gereksiz masraf" olarak görüyor ki, ortaya bu çirkin görüntünün çıkmasından rahatsız olmuyorlar...
Meslektaşım Musa Çakır bugün Yenigün'de harika bir yazı yazmış, "Paranız yoksa, halının parasını aramızda toplayıp, biz verelim" diye İl Müdürlüğü'nü eleştirmişti.
Ben de İl Müdürü Fuat Taşkesenlioğlu'na aynı çağrıda bulunuyorum: Sayın müdürüm, halıya gereksiz masraf diye bakıyorsanız eğer, o gereksiz masrafı biz yapalım da, takımı da olumsuz etkileyen bu görüntüyü bize artık yaşatmayın!