Vatandaşa moral vermekten öte ekonomide ciddi bir rahatlama sağlamaz
Türkiye Değişim Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ebubekir Elmalı Katıldığı bir Televizyon programında gündemi değerlendirdi. Hükümetin enflasyonla mücadele kapsamında yaptığı yüzde 7’lik KDV indiriminin vatandaşa ciddi moral olduğunu ancak, enflasyon karşısında bu Yüzde 7’lik indirimin eridiğini söyledi.
Ekonomiyle ilgili yaptığı tespitlerle, dikkatleri üzerine çekmeyi başaran, Avukat Ebubekir Elmalı, Türkiye’deki enflasyonist tabloyu vatandaşın anlayabileceği en sade biçimiyle anlattı. Verdiği örnekle de esnafın ne durumda olduğunu gözler önüne seren Elmalı şunları söyledi; “ Resme büyük açıdan bakmak lazım. Pandemide Dünya ekonomisinin fetret devrine girdiği bir dönem, sonrasında göreceli olarak Pandemiden bir çıkış ve dolayısıyla ekonomik şartların birdenbire hızlanması, fetret döneminin kayıplarını tamamlamaya çalışması için çarkların daha fazla dönmesi, Ticari dolaşımın sağlanabilmesi için ülkelerin Merkez Bankalarınca para basılması, dünyanın sonu mu geliyor düşüncesiyle oluşan kaos ortamı; ancak ön görüldüğü gibi, tabiri caizse kıyametin kopmaması nedeniyle piyasa da aşırı derecede bir likidite bolluğu yaşandı.
Hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde Merkez Bankalarının bilançoları şişti. Bu ülkelere enflasyon alarak geri döndü. ABD ne yaptı, artık piyasaya para vermeyeceğim dedi. Dolayısıyla Dolar arttı. Şu anda Amerika bile son 25 yılın en yüksek enflasyon rakamları ile boğuşuyor. Enflasyon şu anda aslında küresel bir sorun.
Bu enflasyonist sistemde de mutlaka tekelciler olur, stokçular olur. Ancak bunların sayısı ne kadar fazla olursa olsun piyasaya yön verecek güçte olamazlar. Ben bir gıdacı evladıyım, babam gıda sektöründeydi. Gıda sektöründe en büyük kar sıvı yağdadır, sıvı yağda yüzde 10 kar edersiniz sistem rantablken, diğer ürünler tuz gibi, şeker gibi bunları da yüzde 5’le satarsınız. Kar marjı düşüktür çünkü sirkülasyonu fazladır. Mesela bir tekstil sektöründe, perakende için yüzde 70’tir. Gıdada kar marjları zaten düşüktür. Burada sorun enflasyon nedeniyle nihai tüketicinin maliyet hesabı yapamamasından kaynaklanmaktadır.
Bir örnek verecek olursak; Gıdacı cebindeki paraya bakmaz raftaki ürünün adedine bakar. Diyelim ki 10 tane malımız var ve bunların her birini 100 TL’den aldık. Tüketimi çok olan bir mal olduğunu düşünelim ve 5 TL karını koyup sattık diyelim. Bu mala şu anda aylık 15’in 20’nin üzerinde bir enflasyon sistemi olduğu için, geri döndüğü zaman 100 liraya alıp 105 sattığı malın 120 lira olduğunu gördüğü zaman, adam çalıştırmış olmasına rağmen, başka maliyetleri olmasına rağmen, kazandığı parayla aynı üründen bu kez 8 tane alabiliyor. Bu sefer ne yapıyor perakendeci 105 lira değil de 125 lira olarak belirliyor fiyatı. Malı kaybetmemek için bunu yapıyor. En azından satıştan 5 lira kazanırken, 10 adet ürününü de bu sayede korumuş oluyor.
Böyle bir gerçek de var. Yani Enflasyonist sistemin gerçekleri bunlar. Evet devlet müdahale etmeli, gerçek anlamda stokçuluk yapanlara, gerçek anlamda tekelcilik oluşturanlara.
Yüzde 7 KDV indirimi aslında bir sübvansiyondur. Bunun ekonomiye yansıması, doğrudan yüzde 7 indirim olmayacak tabi ki. Yani bu indirim enflasyonu yüzde 1,5 düşürüyor. Bunu da Şubat ve Mart’a böldüğünüz zaman 0,75 oluyor. Ancak arkadan enflasyonist bir dalga yine geliyor. Hatta Nisanda pik yapacağı söyleniyor. Dolayısıyla bu yüzde 7’lik KDV indirimi arada eriyecek. Yani fark etmeyeceğiz bile. Bu halka moral vermekten öte bir şey değil. Bu moral vermenin devlete maliyeti de yani yüzde 7 lik KDV indiriminin bütçeye maliyeti 35 milyar TL. Bu sübvansiyonu yaparken ilerde bunun bedelini de ödeyeceğiz.” Dedi.