Geçen yıl Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan ve yukarıda saydığımız yollarla çok rahat bir şekilde Dünyaya yayılan ve bu sebeple pandemi ilan edilen Covid-19 bizleri bir tek sağlığımızla vurmadı, bel kemiğimiz ekonomiden vurdu.
Küreselleşen Dünyanın en büyük ve en önemli getirisi hiç kuşkusuz ki; insan ilişkilerinin, ulaşımın, ticaret ve yenilik paylaşımlarının çok rahat bir şekilde bir ülkeden diğer ülkelere aktarılmasıdır. Dünyanın bir ucundan başka bir ucuna gidiş gelişlerin da sınırların ortadan kalktığı, uzaklıkların çok kolay ve kısa zamanda kat edildiği bu çağın artılarının yanı sıra bu kolaylıkların eksilerinin de olduğunu Covid-19 salgınıyla yaşıyoruz.
Geçen yıl Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan ve yukarıda saydığımız yollarla çok rahat bir şekilde Dünyaya yayılan ve bu sebeple pandemi ilan edilen Covid-19 bizleri bir tek sağlığımızla vurmadı, bel kemiğimiz ekonomiden vurdu ve tepetaklak olduk desek az bile kalacaktır.
Dünya genelinde ölüm sayılarının milyonları aştığı, vaka sayılarınınsa her geçen gün hızla yükseldiği salgının ekonomik anlamda en büyük ülkeleri bile zor durumda bırakan zararları ülkemizde ne yazık ki tam bir yıkım olmuştur.
Ekonomik olarak uzun bir süredir sıkıntı içinde olduğumuz, ticaretimizin ciddi anlamda sekteye uğradığı son yılların üstüne gelen bu salgının ülkemiz de yaşattığı travmanın cinnet haline gelmiş şeklindeyiz şuan. Mart ayında kademeli olarak yapılan sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamalar yaz başında zorunlu olarak kaldırılmıştı ama yaz dönemi içerisinde salgının artması sonucunda alınan yeni kararlarla yeniden başlamasına sebep olmuştur. Yaz döneminde kısıtlamalarla çalışan eğlence sektörü başta olmak üzere birçok sektörün tedbir amaçlı kapatılmış olması ve var olan birçok işletmenin iflası sonucunda bugün ülkede ki işsizliğin rekor kırdığı ve alım gücünün de diplere vurduğu bir yere geldik.
Özellikle ticaret yapan kesimin almış olduğu yaralar ülke ekonomisine ciddi bir tehdit olduğu gibi esnafın artık nefes alamaz hale gelmesine sebep oldu. Devletin bu konuda destek sunmuyor olması, vergilerin halen yükümlülük kapsamında işlem görmesi neticesinde sayısız esnaf kepenk kapatmak zorunda kaldı ve yine sayısız esnaf kepenk kapatma noktasında. Bu gidişle esnaf ve ticaret yapan kesim devlet tarafından desteklenmezse bu kötü sürecin önüne geçilmezse çığ gibi büyüyerek devam edecek. Bankalardan çekilen krediler ve elektrik su gibi giderler ödenemiyor. Kredi kartları patlamış durumda. Kapatılan yada çalışan azaltan işyerleri sebebiyle işsizliğin en yüksek seviyede olduğu bir dönemde üstüne üstlük başta akaryakıt olmak üzere insani yaşam için en gerekli olan gıda ve diğer giderlerin sürekli zamlanması ile artan geçim sıkıntısı alım gücünü düşürdüğü gibi açlık sınırının altında yaşayan nüfus arttı. Bunun en büyük örneklerini market ve pazarlarda görebiliyoruz.
Ekonomik olarak gelişmiş birçok ülke vatandaşlarına ve esnaf kesimine ciddi oranda nakdi destek sunmakta; mevcut vergileri ve faturaları ötelemekte hatta silmektedir. Tabi bunlar ülkelerin ekonomik güçleriyle doğru orantılı şekildedir. Bizim ülkemiz de Ortadoğu ve Avrupa da büyümekte olan bir güç olarak ekonomik anlamda her kesime maddi olarak destek sunmalıdır. Ayakta kalmaya çalışan esnafın ve diğer ticari şirketlerin büyük bir kesiminin bu güce ihtiyacı vardır. İnşaat sektörü durma noktasına gelince malzeme tedariği yapılan yerler kapanmaya başladı. Eğlence sektörünün kapılarını kapatmasıyla birlikte buradan geçimini sağlayan müzisyenler, valeler, garsonlar işsiz kaldı. Birçok müzisyen müzik aletlerini satmak zorunda kalmış ve hatta ne acıdır ki intiharlar yaşanmıştır.
Bilinmelidir ki tarladan sanayiye kadar büyük bir ekonomik ve sosyal zincir halkaları birbirine bağlı durumdadır. Alımın ve satımın sekteye uğradığı noktada ortaya çıkan tablo vahimdir. Ne çiftçi ne de tüccar artık işlerini yürütemez duruma geldi. Bir mal yada emek satılamazsa ortada bir para döngüsü olmazsa ne borç ödenebilir nede ihtiyaçlar alınabilir. Günün sonunda ucuz ekmek kuyrukları yada aşevleri önünde kuyruklar görmeye başladık.
Sağlıktan eğitime, ticaretten sanata kadar her kesimin zorda kaldığı bu pandemi elbet bitecek. Dünya ticaret ve gelir dengelerini altüst eden bu zorlu süreç bizlere ekonominin bir ülke için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hem de acı bir şekilde göstermiştir. Pandemi sonrasında tarım alanları yeniden açılmalı, hayvancılık ve üretim sektörü ithalat ve ihracat bazında hareketlenmeli. Yaz döneminde mecburiyetten açılan turizm sektörünün bu ülke için yeterli olmadığını hep beraber görmüş olduk.
Hükümetimizin konuya bir an önce çözüm bulması gerektiği konusunda hepimizin hem fikir olduğuna asla şüphe duymuyorum. Evet hepimiz aynı gemideyiz. Bu zorlu pandemi koşulları da bizlere bunun gerçeğini bir kez daha göstermiş bulunmaktadır. Ülkenin mevcut gelirlerinin sadece bir kesime değil her kesime ihtiyaçlar doğrultusunda paylaşılması zorunludur. Fransa başta olmak üzere Avrupa Birliği içinde ki ülkede de olan bu adaletsizliğin homurdanmaları bazı ülkelerde sokağa çıkan kesimle göz önündedir.
Covid-19 virüsünün bütün Dünyaya gösterdiği en önemli şey güçlü ekonomi güçlü, sanayi her zaman ülkeyi ayakta turan en önemli unsurdur. Bu süreçte vatandaşlarına her türlü desteği veren İngiltere, Almanya, Kanada, Norveç, Rusya gibi ülkeler buna en iyi örnektir. İnancımızı diri tutan bizler de yıkılmadan nasıl ayakta kalırız hesabıyla bir günden diğer düne savrulup duruyoruz.
Bilgiyle kalın…
İyi günlerde halk devleti için kazancının bir kısmını devleti için verir. Verir çünkü bilirki zor gününde, dar gününde devleti elinden tutar. Aç bırakmaz, açık bırakmaz. Oysa bizdeki siyasi iktidar ülkeyi iyi yönetemedi. Yazın ambarı boşalttı. Kışı düşünmedi. Kış kapıda ambar boş. Anadolu da bir söz var. Kurt kışı atlatır ama yediği ayazı unutmaz.