1995 tarihinde milletveki seçilmişti, FIRILDAK lakabını bir dönemde yakasına taktığı 5 farklı parti rozeti yüzünden aldı. Benle yaşıt olanlar o dönemde siyasette ETİK tartışmalarının odağında olan Kubilay Uygun'u namıdiğer Fırıldak Kubi'yi hatırlar. DSP'den seçilmiş, aynı dönem içinde; önce ANAP, sonra DYP, ardından MHP, peşine bir daha DSP ve finalde ise DTP rozetlerini yakasına takmıştı.
Günümüzde siyaset ne yazık ki kişisel ikbal hedefiyle yapılıyor. Erzurum'da da bu ikbalin peşinde koşanlar çok. Özellikle 14 Mayıs seçimleri sonrasında ağır bir yenilgi alan muhalefet partilerinden iktidar partilerinin rozetini takanlar, takmak için pazarlık yapanları duyuyoruz.
Pazarlık konusu da öyle büyük beklentiler değil, yani parti değiştirecek olanlar teşkilat başkanlarından öyle "beni aday etmelisiniz" falan demiyor.İstedikleri sadece meclis üyeliği.
" Beni falanca ilçeden meclis üyesi adayı yaparsanız, sizin partinin rozetini takarım göğsüme, güzelde bir katılım töreni yaparız. Eski partime de ağızıma geleni söylerim.Hatta seçimde genel başkanıma oy vermedim bile derim. Siz yeterki Meclis üyeliği adaylığında sıralamamdaki yerimi iyi ayarlayın, gerisi bende." Malesef pazarlık görüşmeleri bu mimvalde ilerliyor.
İlke mi? O da ne?
Dava mı? Dava mı kaldı Allasen?
Sadakat ne olacak? Biz köpek miyiz?
Vefa? O bir semtin adı değil miydi?
Erzurum'da manzara bu. Öyle görünüyor ki yerel seçimler öncesinde, kendi partisinde ikbal görmeyen bir çok siyasetçi yeni rozetlerini takarak caka satacaklar.
Ama dikkat edin de yeni katıldığınız partiniz yakanızda rozetinizle sizi, tabiri caizse "cami avlusuna terk etmesin."
Bir kere yeni geçeceğiniz parti size, " Bu önceki partisini sattı, hemde bir meclis üyeliğine, yarın bizi rahat rahat satar" yargısıyla yaklaşacak ki haksız da sayılmazlar.
Siyaseten gözünüzü diktiğiniz yüksek yerler yerine kendinizi bir anda yakanızdaki rozetle "cami avlusunda" terk edilmiş bir biçimde bulabilirsiniz.
Benden söylemesi...