Türkiye siyasi tarihinin en zorlu zamanını yaşadığımız aşikar bir şekilde hayatımızın en orta yerinde duruyor. Ekonomi, dış ilişkiler, adalet, eğitim ve sağlık alanlarında yaşanan sıkıntılar son 18 yılda iktidarda yer alan AKP içerisinde çatlaklar ve ayrılışlarla neticelenmiş ve yeni parti oluşumları kaçınılmaz olmuştur.
DEVA partisi bu ayrılışlardan ortaya çıkan partilerden biridir. Ali Babacan Başkanlığında kurulan DEVA partisi sağlam temellere dayanan bir tüzük ve ülkemizin şuan yaşanan en büyük sorunu ekonomi alanında uzman kişilerden oluşan bir kadro ile kısa sürede Türkiye’nin iktidara alternatif partilerinden biri olmuştur. Güvenilir ve etik değerler doğrultusunda yol alacak yönetim sistemini benimsemiş olan Sayın Babacan ve ekibi için siyaset yaparken en önemli unsurlardan biri siyasetin temiz ve ilkeli adımlar ve kişilerle yapılmasıdır. Bunun için partiye üye olunduğunda etik ilkeler ve değerler yönetmeliği imzalanması şart koşulmuştur. Uzun yıllar içinde bulunduğu AKP çatısı altında bunu uygulamak istemiş olmasına rağmen mevcut siyaset yapısında kabul görmemiştir ve bu durum kurucusu olduğu ve uzun yıllar beyin takımı olarak görev aldığı AKP’den ayrılmasına sebep noktalardan biri olmuştur.
Siyasete başlamasın da en büyük sebebin ülkede 2001 yılında yaşanan ekonomik krizden sonra ortaya çıkan problemin çözümüne katkı koymak olduğunu belirten Ali Babacan, siyasette kaldığı süre ve 13 yıllık bakanlıkları döneminde ideolojik çizginin her zaman dışında durmayı tercih eden bir isim olmuştur. O dönem yapılan ve seküler kesimden de destek bulan insan hakları, özgürlükler, adalet alanlarında ki reformların zamanla kaybolmaya başlaması ve ideolojik çizgiye kayan bir sistemin varlığı içerisinde olmamayı tercih etmiştir. İnanmadığı durumlar ve katılmadığı konularda herhangi bir savunma ve destekleme yapmadığı gibi uygulama alanlarında da bulunmamayı seçmiştir.
Başkanlık rejimiyle birlikte gelinen noktada ülkemizde ki en büyük sorunlardan birinin temel haklar ve özgürlükler olması DEVA’nın bu anlamda en çok önem verdiği unsurlardan biri olmuştur. Özgürlükler partinin değiştirilmez kilit noktasıdır. Bu bağlamda ifade ve basın özgürlükleri; toplumu sınıflara ayırmadan ve kimseyi dönüştürmeye çalışmadan tercihlere ve yaşam tarzlarına müdahale etmeden her kesime saygı duyularak ve olduğu gibi kabul edilerek Devlet – Vatandaş bütünlüğünü geliştirmenin önemi sürekli vurgulanmaktadır. Yönetim kadrolarının kimliklerine bakıldığı zaman bu net bir şekilde anlaşılacaktır.
AKP’nin iktidar da olduğu süre içerisinde ekonomik olarak en sağlam yıllarının Ali Babacan ve ekibinin olduğu zamanlar olması tesadüf değildir. Ekonomiyi iyi bilen ve görev yaptığı dönemlerde çözüm üreterek ülkenin kamu borcunu düşürüp, bütçe açığını minimalize ettiğini hepimiz biliyoruz. Bu bağlamdan bakarsak eğer son yıllarda işsizliğin sebepleri olan problemleri ve ülke kaynaklarının her vatandaşa eşit bir şekilde dağıtılması yönünde ki fikirlerinin hayata geçmesi bizleri uzun vadede istikrara kavuşturacaktır. Eşit vatandaşlığın uygulanmaya konulması yönünde Devlet gücü kullanımının sağlam bir hukuk sistemiyle sınırlandırılması taraftarı olduğunu özellikle vurgulaması da toplumun tümünü ilgilendiren diğer bir konudur.
Ali Babacan’ın siyasette görevini başarıyla yapan ve temiz duruşu; söz verdiğini tutan, doğruyu söyleyen ve güven duyulacak insanların siyasette olması gerekliğinin altını sürekli çizmesi özlediğimiz temiz siyasetin kapılarını aralamaktadır. Kavga dilinden uzak, uzlaşmadan yana, gerek dış ilişkiler gerekse ekonomi alanında başarılı şeyler yapmış bir kimlik oluşuyla siyaset hayatımızda ki varlığı güzel şeyler olacak olmasına inancımızı büyütmektedir. Bu temeller üzerinde yükselen DEVA partisinin, Türkiye siyaset hayatında olmasını istediğimiz baskıdan, ideolojik ve ayrıştırıcı dilden uzak başarılı bir siyaset yapmasını kaçınılmaz kılacaktır.
DEVA partisinden ve Sayın Ali Babacan’dan bahsetmişken Erzurum’un siyaset ve ticarette önde gelen ve hatırı sayılır ismi Vahit Bingöl’den bahsetmeden geçmek istemem. Yıllarını siyasete adamış ve emek vermiş, siyasetin duayenlerinden olan abimizi bilmeyen yoktur. Ali Babacan’ın DEVA partisi Erzurum kurucu İl Başkanı olarak kendisini seçmesi hem şehrimiz hem de Türkiye siyaseti için en doğru karardır.
Erzurum’u ve sorunlarını iyi bilen Vahit Bingöl’ün siyasette yeniden dönüşü şehrimiz için son derece önemlidir. Erzurum da uzun bir süredir sağlam bir muhalefetin olmayışı yüzünden gelişmişlik konusunda bir ilerlemede mümkün olmamıştır. Sayın Bingöl’ü geçmiş deneyimlerinden bildiğimiz üzere bunu layıkıyla yapacağına olan inancımız çok büyüktür. Göreve geldiği günden beri gecesini gündüzüne katarak Erzurum’un hemen hemen bütün ilçelerinde teşkilatlanma çalışmaları yapmıştır. Bu da muhalefetin sesini sağlamca duyurması demektir. Halkın menfaatleri dışında hiçbir menfaatin oluşmasına izin vermeyeceğini bilmek de biz Erzurumlular için bulunmaz bir nimettir. Bugün yerel siyasette, yarın da genel siyasette çok önemli bir yer alacağına inanıyorum.
İdeolojiden uzak, ilkeli, etik değerlere saygılı bir siyaseti hepimiz çok özledik. Bu zamanlarda temiz siyaset yapan siyasilerin varlığı bir nebze olsun güzel günlere olan inancımızı güçlü kılıyor.
Kavga değil uzlaşmacı bir üslup; sürekli eleştiri değil çözüm de üreten bir yapılaşma; amaç fonksiyonu ülkenin refahı olan ve bunu başarmak için alanında eğitim almış, uzman bir ekibin liyakat sistemiyle görev aldığı; dini duyguların istismar edilmediği; adaletin herkese eşit yurttaşlık ilkesiyle uygulandığı bir siyaset ülkemizin kaderini değiştirecek en büyük güç olacaktır.
Bu sayede; ekonomik olarak gelişmiş, bütünün yararına olan kanunların yapıldığı ve uygulandığı, psikolojik olarak sağlıklı bir toplumda yaşamak zor olmayacaktır.
Bilgiyle Kalın..