DEDİĞİM DEDİK, ÇALDIĞIM DÜDÜK

Dönemin Erzurum Valisi Mehmet Ağar’ın, “Aşkale Çimento, Uzan Ailesine değil, Erzurum’a kalsın” diyerek ilk kıvılcımı yakmış, sonrasında yine dönemin Devlet Bakanı olan hemşehrimiz Ekrem Ceyhun’un çabası, merhum Başbakan Süleyman Demirel’in destekleriyle Aşkale Çimento’nun Erzurum’da kalması sağlanmıştı…

 

 

 

1993'te 31 milyon 150 bin dolara özelleştirilen fabrikayı o dönemde de Erzurum Ticaret Odası Başkanı olan Lütfü Yücelik’in de aralarında olduğu Erzurumlu esnaf, çiftçi ve işçilerden oluşan çok ortaklı bir yapı (Er-Çim-San Holding) satın aldı.

 

 

 

Aşkale Çimento, Erzurum’un olduğunda 7’den 77’ye hemen herkes büyük bir sevinç yaşamıştı…

 

 

 

Slogan olarak da “Birliğin ve dirliğin harcı” belirlendi…

 

 

 

Uzun süre “Erzurum’un malı” olarak kabul edilen ve başarıdan başarıya koşan Aşkale Çimento, hissedarlarına çok ciddi kar payları dağıtıyor, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu sıralamasında zirveye doğru yürüyordu…

 

 

 

Ta ki, Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik’in profesyonel yapıyı bertaraf edip, “aile şirketi” haline getirene kadar…

 

 

 

Şirketin büyük atılım yaptığı dönemlerde Genel Müdürlük görevini yürüten Nihat Kılıç ve birçok profesyonel başarılı yönetici, Lütfü Yücelik’in bir operasyonu ile şirketten uzaklaştırılıp, yerlerine çocukları Fatih Yücelik, Ahmet Yücelik ve diğer aile bireyleri getirilmesiyle birlikte şirket geriye doğru gitmeye başladı…

 

 

 

Lütfü Yücelik’in “aile şirketi”ne dönüştürme hamlesiyle birlikte ciddi bir irtifa kaybetmeye başlayan şirketle ilgili son birkaç senedir ciddi iddialar ortaya atılıyor, kulaklara “şirketin ekonomik olarak kan kaybediyor” iddiası kulaklara fısıldanıyordu…

 

 

 

Ancak “Erzurum’un gözbebeği” olan Aşkale Çimento’nun zarar görmemesi adına hem hissedarlar hem medya hem iş dünyası bu iddiaları dillendirmekten kaçınıyordu…

 

 

 

Fakat gelinen noktada artık mızrak çuvala sığmamaya başlayınca, birkaç yıldır kar payı ödemesi alamayan hissedarlar da yavaş yavaş sesini yükseltmeye başladı…

 

 

 

Şirketin mali genel kurulu toplamaması, hissedarlara kar payı ödememesi ve şirketin ekonomisiyle ilgili bilgi vermemesi üzerine rahatsızlıklarını dile getirmeye başladılar…

 

 

 

Sevgili meslektaşım Sinan Özçaylak da hissedarların “borç bize mi kalacak” diye endişeye kapılan sesini duymuş ve geçtiğimiz günlerde bir yazı kaleme alarak, şirketle ilgili tüm iddiaları detaylıca yazmıştı…

 

 

 

Hatta hissedarların, şirketin en büyük hissedarı olan Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in olaya el koyması gerektiğini ifade eden beyanlarını da köşesine taşımıştı…

 

 

 

Günlerdir bekliyoruz, belki Lütfü Yücelik çıkar, kamuoyuna bir açıklama yapar, hissedarların endişelerini giderecek birkaç kelam eder, “Hayır hiçbir sorunumuz yok”, “dimdik ayaktayız”, “iddialar gerçek değil”, “Kar paylarını da şu tarihte dağıtacağız”, “Genel kurulu şu şu nedenlerle toplayamadık ama şu gün toplayacağız” der diye bekledim…

 

 

 

Ama nafile…

 

 

 

Birliğin ve dirliğin harcı” sloganını tarihe gömmüş, “aile şirketi”ne dönüştürülmüş bir yapının başındaki Lütfü Yücelik’ten günlerdir ses çıkmıyor…

 

 

 

Hissedarlarının feryatlarına kulak tıkamış, ailenin mutluluğuna odaklanmış bir yapı ile karşı karşıya olduğumuzu üzülerek görüyorum…

 

 

 

Birliğin ve dirliğin harcı” gitmiş, “dediğim dedik, çaldığım düdük” mantığı gelmiş…

 

 

 

Erzurum, 1993 yılında yek vücut olduğunda, bugünleri hayal etmemişti Lütfü Yücelik…

 

 

 

Şirketin Erzurum’un öz malı olarak kalmasını, şehre katma değer katmasını, şehri de kendisiyle birlikte büyütmesini bekledi…

 

 

 

Ancak aradan geçen 30 yılda “tek bir yaralı” parmağa bile su dökmeyen bir şirket anlayışı var karşımızda…

 

 

 

Şehrin sosyal, kültürel, spor hayatında hiç olmayan, kentte bir çeşmesi dahi bulunmayan bir şirket oluşturdu Lütfü Yücelik…

 

 

 

Şimdi de ekonomik olarak zor günler geçirdiği, hatta malvarlığının, piyasa ve banka borçlarını karşılayamadığı iddiaları artık ciddi ciddi her yerde konuşuluyor…

 

 

 

Daha düne kadar 800-1000 dolar arasında değişen hisseler, bugün sadece 2 bin 500 TL’ye gerilemişse, Lütfü Yücelik’in kurduğu “aile şirketi” mantığının iflas ettiğini ortaya koyuyor…

 

 

 

Ve buradan Lütfü Yücelik’e sesleniyorum…

 

 

 

Sayın Başkan, her ne kadar şirket yönetimini “ailenden” oluştursan da, Aşkale Çimento halen daha Erzurum’un malı, bunu iyi bilmeni isterim…

 

 

 

Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve binlerce Erzurumlu şirketin hissedarları…

 

 

 

Öyle kulağının üzerine yatıp, “hesap vermem” mantığıyla hareket edemezsin…

 

 

 

Hissedarların “borç bize mi kalacak?” endişesiyle, geceleri rahat uyuyamazken, sen hiçbirşey olmamış gibi davranamazsın…

 

 

 

Kamuoyuna çıkıp, şirketin durumunu net bir şekilde açıklamak zorundasın…

 

 

 

 

Şirket borç batağında mı yoksa bir iftirayla mı karşı karşıyasın, bilmek herkesin hakkı…

 

 

 

Borç varsa, bu borcun karşılığının olup olmadığını, hissedarların borçla karşı karşıya kalma ihtimalini de açık açık söylemek zorundasın…

 

 

 

Hissedarlarına yıllardır kar payı dağıtmazken, şirket yönetimine dahil ettiğin çocukların ve aile bireylerine ne kadar maaş verdiğini de açıklamak durumundasın…

 

 

 

Evet başkan, bunları yapmaya mecbursun…

 

 

 

Zira, orası senin düşündüğün gibi “aile şirketi’ değil, Erzurum’un öz malı…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.