Yine bir başarısızlık serisi ve yine hoca değişikliği...
Tıpkı Süper Lig'den düştüğümüz 2018-19 sezonunda olduğu gibi teknik adam öğütmede üstümüze yok maşallah...
Mehmet Özdilek ile başladığımız sezonda Hüseyin Çimşir ile 3'de 0 çekip, Mesut Bakkal ile yürüdüğümüz yolun da sonuna geldik!
Şimdi sıradaki gelsin!
Bakalım kim olacak...
İsmail Kartal ismi şimdilik ön planda...
Ama öyle bir yönetimimiz var ki, Hikmet Karaman'da olduğu gibi imza masasından kalkıp, Kemal Özdeş'e de gidebilir, Mehmet Altıparmak'a da!
Zira, başarıdan ziyade 'kår' hesabı yapan bir yönetim anlayışına sahibiz!
İsmail Hoca da, tıpkı Hikmet Karaman gibi "Sizin hoca istikrarınız yok" diyerek, tazminat maddesi koydurmak isterse, bu anlaşmayı çok 'kårlı' görmeyecek olan yönetimin hemen masadan kalkacağını düşünürsek, imzalar atılmadan "İsmail Hoca tamam" demek çok saflık olur!
Diyelim ki İsmail Kartal tazminat da maaş da istemedi, tam da bizim yönetimin istediği gibi "bedava" çalışmayı kabul etti ve takımın hocası oldu!
Ne değişecek?
Kulüp yine bu anlayışla yönetilmeyecek mi?
Yine oyuncuları motive edecek galibiyet pirimini düşük tutup 'kår' ettiğini düşünenler, kafa yapısını mı değiştirecek?
Hoş bu saatten sonra pirime zam yapsan ne olur?
Ya da hocasına verdiği çekin karşılıksız çıkmasını dert etmeyen, oyuncusunun peşinatını halen daha ödemeyen, bu anlayış varken, İsmail Kartal neyi değiştirecek?
Fazla sözü uzatmaya gerek yok...
Demem o ki, sorunun kaynağı yönetimin ta kendisidir...
İstediğiniz kadar hoca değiştirin, istediğiniz kadar transfer yapın, bu anlayış değişmedikçe, 'kår' etmeyi, sportif başarının önünde tutan anlayışla bu işler yürümez, yürümüyor da!
Küme düşsen, 100 trilyon bile harcamanın yeniden lige çıkmak için garanti olmadığı yerde, 3-5 trilyonun hesabını yapanlar ve 'kår' ettik diye övünenler, inşallah bir mucizeyi gerçekleştirip, takımı ligde tutarlar da, gerçekten de 'kår' etmiş olurlar...