Haftalardır burada yazdık, çizdik, dil olmaya ses olmaya çabaladık ama nafile artık. Ülkenin neresine baksanız kırmızıya boyandı. Vaka sayıları delice artarken, alınmayan önlemlerin faturasını çekmeye devam ede duralım anlamsız yasaklarla ekonomik anlamda dibe vuruşların resmini çizelim bugün burada.
Fedai Kuşçu; 3 çocuklu bir baba. Pandemi de işsiz kalınca borçlanıyor ve içinde düştüğü dar boğazdan çıkamayınca cebinde ki 12 TL yi eşine verip kendini balkon boşluğuna bıraktı. Hayat doluydu demiş arkadaşları. Cebinde parası kalmayanın hayatı da boşalıyormuş. Ondan kalan bir fotoğrafında gözlerinden dökülen hüzünden anladık.
Sokağa çıkma yasağı olduğu gün; bebeğine mama parası bulmak için kağıt toplamaya çıkan bir babaya altından kalkamayacağı güçte bir para cezası kesildi. “Bebeğimin mama parası için çıktım” diye ağlarken içimizde yitip giden insanlığımıza ahlar etsek ne olacak..
Her gün cinayetler, intiharlar.. Dallarına dolu vuran ağaçlarda ki çiçekler gibi birer birer dökülüyor ülkemin insanları. Bir yandan gençliklerinden vurulmuş ömürler, diğer yandan evde çocuğumuz açken beslemeye doyuramadığımız şirketler.
Evet; pandemi dolayısıyla “zarar!” görmüş olan elektrik firmalarına devlet 3milyar TL yardım yapacak. Çok doğru duydunuz. Hani duymuşta “bana ne” diyeniniz varsa bilin bakalım o para kimin cebinden kesilecek? Senin, benim, onun.. Devletin hiçbirimize sormadan o malum firmalara dağıtacağı paralar elektrik faturalarına yansıtılarak hepimizin cebinden alınacak. Hadi bakalım “ödemem ben” diyen var mı içinizde? Haa ödemeyeceksen kestir elektriğini yaşa karanlıkta. Başka çaren yok çünkü. Vatandaş doymayı bildi de doyurmayı bilemedi. Elektrik firmalarının zarar diye gösterdiği kalemleri yıllardır ödemiyormuşuz gibi bir de bu eksikti. Bu firmalara verilen para ile SMA hastası çocuklar kurtarılabilir. Yetkililer onlara susmasın artık. Çocuklarımızı kurtarın elektrik yada inşaat şirketlerini değil.
Kimse vatandaş karnını nasıl doyurur diye bakmıyor sormuyor da. Marketlerde raflara yaklaşılamıyor. Turizm sezonu geldi çattı. Turist gelmezse yandı gülüm keten helva. Cebe giren para yok. Girende cepte buharlaşıyor zaten. Eskiden Ramazanlarda sofralar dolar taşardı ama şimdi iki çeşit yemeği yan yana getiren kral oldu.
Nerden tutsan elde kalan bir ülke olduk. Elle tutulur gözle görülür hiçbir mutluluğumuz kalmadı. Herkes bir asabi, herkes gergin. Selam versen kavga çıkartacak kadar psikolojisi bozuklar ülkesi olduk. Kimse kimseye selam vermiyor zaten bakmayın. Hele ki ekonomik olarak düşmüşseniz bırakın selamlaşmayı kimse sizi görmüyor bile.. Pandemi vurdu, yokluk vurdu, yoksulluk vurdu talan olduk ta bakmayın direndiğimize..
Yarın 23 Nisan..
T.B.M.M.’nin kuruluşu ve halkımızın egemenliğini ilan ettiği bu günü; tüm Dünya çocuklarına bayram olarak armağan eden Atatürk’e minnet duygularıyla bir gün daha kutlayacağız. Her geçen gün; saygı, özlem ve şükranla andığımız ve “Başkomutan” unvanının ne denli haklı olduğunu gördüğümüz, dehasına söz denilmeyecek büyük önder Mustafa Kemal Atatürk; Nutuk kitabıyla yolumuza ışık olmaya devam edecek.
Ve bu ülkenin bir 23 Nisan da daha çocuklarına ve çalınan yarınlarına özür borcu var. Bu 23 Nisan yasaklarla olmadı ama gelecek 23 Nisanlarda yine eskisi gibi şenlikler kurulacak, yine güzel elbiselerinizi giyinip bayramınızı kutlayacaksınız. Biz büyükler yaşadık o güzel günleri, tarifi yok emin olun. Dünyanın bütün çocukları toplanıp gelirdi ülkemize tam bir çocuk bayramı olurdu. Sizlere borcumuzdur bu geri gelmeli o günler. Hiçbiriniz aç uyumayacağı. tacizle, tecavüzle adınızın anılmayacağı, SMA hastalığından çocukların acılar çekip ölmediği bir ülke özlemiyle..
23 Nisan Çocuk bayramınız ve Egemenliğimizin bayramı kutlu olsun Türkiye’m.
Bilgiyle kalın…