2014’ten bu tarafa Erzurum’da 4 milyon tona yakın asfalt serildi.
SİNAN ÖZÇAYLAK YAZDI / Başkan Mehmet Sekmen’in “Asfaltsız mahalle kalmayacak” talimatını hayata geçirmek için dağ-taş demeden yol yapıldı, hem şehir merkezinde hem de köy statüsünden mahalleye dönüşen yerleşim yerlerinin yolları asfaltladı. 2014’ten bu tarafa Erzurum’da 4 milyon tona yakın asfalt serildi.
Şimdi adeta Erzurum’da dökülen bu asfaltların tamamı bozulmuş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Hayır durum hiç de öyle değil. Erzurum’da sadece geçen yıl yenilenen yollarda kısmi bozulma meydana geldi. Terminal caddesinde, Şükrü Paşa’da, Yıldızkent’te ve Cumhuriyet caddesinde bozulan yollar oldu. Bozulan yolları eleştirmek, neden bozulduğunu sorgulamak elbette ki haklı bir tartışma konusudur. Ancak bunun üzerinden algı oluşturup, sanki Erzurum’un bütün yolları bozulmuş, arabaların gideceği yol kalmamış gibi bir algı oluşturmak haksızlık olur.
“Asfalt neden bozuldu?” tartışmalarını bilimsel bir çerçevede ele almak, suçlayıcı olmadan yapıcı eleştiriler getirmek en doğrusu olacaktır. Sanki Erzurum’da ilk kez kıştan çıkarken asfalt bozulmuş gibi, Belediyeleri, yolsuzlukla usulsüzlükle, iş bilmezlikle suçlamak ne kadar doğru? Daha önceki yıllarda, kışın çetin geçtiği her dönemde asfaltlarda bozulmalar yaşanmadı mı?
Asfalttaki bozulmaların önlenmesini sağlamak yine Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in vizyonu ile çözülecektir. Başkan da bunun arayışına girmiş durumda. Yurt dışından çeşitli uygulamalarla ilgili ekibine talimat verdiğini canlı yayında açıklamıştı.
Bende bir araştırma yaptım, konunun uzmanlarıyla görüştüm. Asfalt neden bozulur diye sordum. Bozulmaması yada minimum ölçekte bozulma nasıl sağlanır diye uygulamaları, bilimsel çalışmaları araştırdım. Kısaca anlatayım;
Yollar yeni inşa edildiklerinde iyi durumdadırlar. Trafik yükleri ve iklim koşulları nedeniyle zamanla bozulurlar. Genel olarak, esnek üstyapılardaki bozuklukların gruplandırılması şu şekildeymiş;
a) Çatlaklar, oturmalar, bombelikler
b) Çukurlar
c) Ayrışma, sökülme ve soyulmadır.
Bir başka gruplandırma da , fonksiyonel bozulma ve yapısal bozulma olmak üzere iki türlü olarak tanımlanıyor.
Bozulmaya Yol Açan Etkenler; Tasarım hataları, yapım hataları, bakım hataları, çevre şartları, iklim şartları ve trafik etkilerinden kaynaklanırmış.
Gelin bunları biraz açalım;
Tasarım Hataları; Taban zemini etütlerinin yeterince sağlıklı yapılmaması, büyük boyutlu yarma ve dolguların oluşturulması, şevlerin dik kesilmesi, hendeklerin ve sanat yapılarının uygun yer ve boyutta yapılmaması, büz ve menfez üstlerinde yeterli dolgu boyu bırakılmaması, üstyapı projelendirilmesinde trafik ve çevresel etkilerde yapılan yanlış hesaplamalar sonucu meydana gelen bozulmalardır.
Yapım Hataları; Taşıma gücü zayıf zemin iyileştirilmeden yol gövdesinin oluşturulması, uygun dolgu malzemesi seçilmemesi, drenaj sisteminin yetersiz olması, asfalt tabaka kalınlıklarının şartnameye göre yapılmaması, kaplama malzemesi olarak kullanılan agrega ve bitümlü malzemenin yanlış seçimi ve kalite eksiklikleri, yetersiz yada aşırı sıkıştırma, düşük hava sıcaklığında veya yağışlı havada bitümlü karışım imalatı, kalitesiz işçilik, yapım hataları olarak sayılabilir.
Çevre ve İklim Şartları; Bitümlü bağlayıcıların viskoziteleri sıcaklığa doğrudan bağlıdır. Kışın agreganın bağlayıcıya yapışabilmesini sağlamak için, çok düşük viskoziteli bağlayıcı kullanıldığında, ilkbaharda sıcaklık yükselince, yumuşama sonucu üstyapının bozulması kaçınılmaz olacaktır. Don etkisi olan bölgelerde, yol üstyapısının davranışı don penetrasyon derinliği ile yakından ilgilidir. Don penetrasyon derinliğinin tespiti için çeşitli teorik formül ve abakların yanı sıra arazi ve sıcaklık ölçümleri de geniş bir şekilde kullanılır. Yağış mevsimlerinde yağmur ve kar sularının drenaj sistemlerinin yardımıyla uzaklaştırılması gerekir. Taban zemininde bulunan kil ve silt gibi bazı malzemeler bünyelerine su aldıklarında, büyük hacim değişikliği gösterirler. Bu hacim değişikliği sonucu meydana gelen kabarmalar ise üstyapıda kırılma ve dağılmalara yol açar. Yağışlardan sonra oluşan yüzeysel sular, yol yüzeyi, banket, yarma ve dolgu şevlerinin erozyonuna sebep olurlar.
Bunlar nedenlerden bazıları, teşhisi koyduktan sonra çözümü de belirtmek gerek.
Özellikle mevsim koşullarının ağır olduğu bölgelerde Beton asfaltlar tercih ediliyor. Türkiye’de de bazı bölgelerde bu uygulamalar yapılıyor.
Bakın Ordu’da bu günkü Belediye Başkanı Hilmi Güler, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu dönemde, 2007 yılında test amaçlı, Ordu’da 1 kilometrelik bir yol yaptı ve bu yol tam 15 yıldır bozulmuyor. Peki bu yolun sırrı ne. Ordu gibi yağışın yoğun olduğu, bir iklimde 15 yıl bozulmamayı sağlayan ne?
Hemen söyleyeyim, BOR madeni. Evet Yanlış duymadınız BOR madeni. Ordu-Ulubey karayolunun 6. kilometresine döşenen bor karışımlı beton asfalt, döşendiği ilk günkü gibi duruyor. Yoğun yağışlı ve sert geçen Karadeniz ikliminde 15 yıl boyunca üzerinden geçen ağır vasıtalara rağmen en küçük bir aşınma göstermeyen bor karışımlı beton yol, zift karışımlı asfalta adeta meydan okuyor. Bor karışımlı çimento ile elde edilen beton asfalt 30-40 yıl dayanıklı kalıyor. Bor karışımlı çimento ile asfaltı attıktan sonra daha bakım gerekmiyor. Asfalt ise sürekli bakım istiyor. Ayrıca normal çimento bin 450 derecede üretilirken, borlu çimento bin 200 derecede üretiliyor. Hem yakıt tasarrufu sağlıyor hem de havaya karışan emisyon oranı düşüyor. Yani bor karışımlı beton asfalt hem ekonomik hem çevre dostu. özellikle kırsal kesimde ‘köy yolları’ tabir ettiğimiz yollarda borlu beton en etkili çözümmüş gibi görünüyor.
Ayrıca 1 milyon tonluk dünya bor rezervinin yüzde 70'i olan 644 bin tonunu elinde bulunduran Türkiye, kendisine 240 yıl yetecek bir potansiyele sahip bulunuyor.
Evet BOR karışımlı beton asfaltı kullanabilme cesaretini ve vizyonunu kim gösterebilir. Bana göre Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’den başkası değil. Başkan Sekmen’in vizyonu bu işi çözecektir.