İki hayvanın birbirini boynuzlaması nasıl bir haz veriyor? Nasıl bir tatmin aracıdır bu? Hayvanlar boynuzlarıyla birbirlerini yaralarken, sizin sevinç nidaları atmanız ne kadar insani? Bu patalojik bir durum değil mi?
Sorular burada dursun, gelelim meseleye.
Bu mevsimde Türkiye’nin bir çok şehrinde, başta Artvin olmak üzere boğa güreşleri festivali yapılıyor. Erzurum’un İspir ilçesinde de geçtiğimiz gün Boğa güreşi festivali belediye destekli yapıldı. Bu iş için oluşturulan özel alanda yüzlerce kişi toplanıp, iki hayvanın birbirlerine boynuzlarıyla saldırmasını, büyük bir keyifle izledi. Üzülmeden, acımadan, sevinç nidaları atarak.
Bir çoğunuz "ne var bunda bu yüzyıllardır süre gelen bir gelenek" diyebilirsiniz.
Ancak kusura bakmayın, böyle gelenek olmaz olsun. Empati duygusundan uzak, bu vahşi tablo gelenek olabilir mi? Hangi din, hangi insani vicdan buna cevaz verebilir? "Gelenek böyle ne yapalım" diyerek işin içinden sıyrılabilir?
Biz “yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyi” öğütleyen bir dinin mensupları değil miyiz? Ne diyor yüce dinin Peygamberi; “Merhametli olanlara Rahman olan Allah merhamet eder. Yerde olanlara da merhametli olun ki, gökte olanlar (melekler) de size rahmet merhamet etsin.” Yerde olanlar ifadesi her çeşit canlı anlamına gelmekte.
Hayvanların boynuzları ile birbirlerini yaralaması, gözlerine boynuzlarını batırması, kanatması gerçekten bir insanı, nasıl mutlu eder, anlamak mümkün değil!
Beni üzense ince ruhlu, şiirler yazan, naif bir insan olarak tanıdığım, İspir Belediye Başkanı Ahmet Coşkun’un bu festivale destek olması.
Kekik gibi kokuşundan, yar bizim yaylaya benzer,
Ceylan gibi sekişinden, yar bizim yaylaya benzer.
…
Saçlarından çiçek çiçek, mor menekşe börtü böcek
Gözesinden su içecek, yar bizim yaylaya benzer.
…
Kış gelende dağın buzu, yaz gelende yayla yüzü
Baharda meleyen kuzu, yar bizim yaylaya benzer.
…
Hayali zemheri ayı, duruşu demir kır tayı
Çayır çimen göze suyu, yar bizim yaylaya benzer.
…
Sevdaların gizli düşü, gönüllerde sırlı huşu
Aladağ’ın şahan kuşu, yar bizim yaylaya benzer.
…
Dillenip söyleme dünü, seherin harmandır önü
Ak koyunun akça yünü, yar bizim yaylaya benzer.
Şiir Başkan Ahmet Coşkun’a ait. Şimdi boğaların dövüşmesine öncülük eden bir kişinin bu şiiri yazdığını düşünsenize. İki hayvanın birbiriyle boynuzlarıyla kavga etmesinden haz alan biri, böyle bir şiir yazabilir mi?
Başkanın hangi duyguları samimi?