Okulların yüz yüze eğitime başlayacak ve üniversitelerin açılacak olması nedeniyle toplantıya Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile YÖK Başkanı Erol Özvar da katıldı. İşe toplantıdan kritik açıklamalar.
Yüz yüze eğitim için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğine dikkat çeken Bakan Koca, “Salgın hastalık sebebiyle gençlerin eğitiminin eksik kalması bugün ve geleceğimiz için çok üzücüdür. Bunun için salgınla mücadelede her koşullarda okulları açık tutmak en önemli önerimizdir. Okullarda kalabalık ortam oluşmaması için tedbirleri ve kuralları içeren rehberleri uygulayacağız. Ancak endişesi olan velilerimiz olabilir. ‘Acaba okullarda çocuklarımıza hastalık bulaşabilir mi' sorusu sorulabilir. Eğer öyle düşünüyorsak, önce veliler olarak bizler tedbirlere uymalıyız. Günlük hayatla tedbirin çelişmediğini göreceğiz. Bu dönemde öğrencilere örnek olacağız. Veliler olarak da örnek olacağız. Kendi çocuklarımızı da korumak için ve onlar için tedbirli olmak, çocuklarımızın sınıf arkadaşlarını da korumak anlamına geliyor. Her bir velimiz kendi çocuğunu ve onun da sınıf arkadaşlarını korumak adına tedbirlere azami değer göstererek zaman kaybetmeden aşı oldu. Hep birlikte çaba gösterirsek, ‘zil sesinden sonra alarm sesi gelir' diyenleri haksız çıkarırız. Çıkarmalıyız ve inanıyorum ki çıkaracağız. Eğitimi ailelerin ve öğretmenlerin göstereceği ciddiyetin farkında olmadan değerlendirmek yanlış olur. Öğretmenlerimizin motivasyonu hepimizden büyük olacak. Kendi sağlıkları kadar öğrencilerine sevgileri söz konusu” şeklinde konuştu.
“Bilim Kurulu özellikle yeni dönemde hiçbir şekilde okulların kapanmasını gündemine almak istemiyor”
Bilim Kurulunun okulların kapanmasına yönelik kararlar almak istemediğine dikkat çeken Bakan Koca, “Bilim Kurulu özellikle yeni dönemde hiçbir şekilde okulların kapanmasını gündemine almak istemiyor. Yeni dönemde salgın okulların kapanma sebebi olmayacak. Çünkü artık elimizde aşı var. Tüm vatandaşlarımızın sorumluluklarını bilerek ve özellikle tedbirlere uymalarını ve bir an önce aşılarını bu sorumluluğun getirisi olarak yaptırmalarını bekliyoruz. Biz okulları kapatmak değil, en fazla sınıf kapatılabilir, onu bile kapatmak istemiyoruz. O nedenle toplum, vatandaşlarımız, velilerimiz, herkes bize bu noktada destek olsun” diye konuştu.
“Unutmayalım ki uzaktan eğitim ne kadar başarılı olursa olsun asla yüz yüze eğitimin yerine geçemez”
Okullarda yüz yüze eğitimin kaçınılmaz olduğunu ve artık başka bir yol düşünülemediğini belirten Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Öncelikle okullarımızı 5 gün yüz yüze eğitime açmada sürekli bize rehberlik eden, yardımcı olan, koordinasyon sağlayan Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu'na şükranlarımı sunuyorum. Bildiğiniz gibi Covid-19 salgını dünyayı etkisi altına aldığı andan itibaren sosyal hayattan tüm alanları olumsuz etkiledi ve mecburi bir değişime zorladı. Bizlerde öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin ve eğitim çalışanlarımızın salgından en az düzeyde etkilenmesi için Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu üyelerimiz ile eşgüdümlü çalıştık ve sağlığı önceleyerek kararlar aldık. Hepinizin bildiği gibi Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF gibi uluslararası kuruluşlar eğitimin kesintisiz olarak devam etmesinin hayati önem taşıdığının altını çiziyorlar. Unutmayalım ki uzaktan eğitim ne kadar başarılı olursa olsun asla yüz yüze eğitimin yerine geçemez. Bugün artık çocuklarımızın arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle sınıf ortamında eğitim görmesi elzemdir. Yüz yüze eğitime geçilmesi tercih olmaktan çıkmış zorunluluk haline gelmiştir. Çocuklarımızdan daha fazla fedakarlık isteyemeyiz” açıklamasında bulundu.
“Okullarımızın bu sürece hazırlanabilmesi için 650 milyon Türk Lirası'nı tüm okullarımıza gönderdik”
Yüz yüze eğitim için gerekli adımların Sağlık Bakanlığı ile birlikte atıldığına dikkat çeken Bakan Özer, “Sağlık Bakanlığı ile oluşturduğumuz okullarda alınması gereken önlemler rehberini 81 il Milli Eğitim Müdürlüğümüze ve tüm valiliklerimize gönderdik. Bunun yanı sıra okullarımızda ihtiyaç duyulan maske ve dezenfektan ve temizlik malzemeleri ihtiyaçları ile tüm okullarımıza gönderdik. Burada bazı bilgileri vermek istiyorum. Çünkü kamuoyunda sanki okulların yeterince temizlik malzemesi ile ilgili hazırlık yapmadığı gibi bazı bilgiler dönmekte. 2021-2022 eğitim-öğretim yılında hazırlık döneminde okullarımızın bu sürece hazırlanabilmesi için 650 milyon Türk Lirası'nı tüm okullarımıza gönderdik. Karşılaştırma yapmak için 2020-2021 eğitim-öğretim yılında okullarımıza gönderdiğim ödenekten bahsetmek istiyorum. 2020-2021 eğitim ve öğretim yılında tüm okullarımıza 223 milyon Türk Lirası ödenek gönderilmişti. Bunun yaklaşık üç katı ödeneği biz okullarımıza göndermiş, okullarımıza o kaynakları maskeden dezenfektana kadar ve okuldaki temizlik malzemelerinin alınmasına kadar hijyen ortamının sağlanması ile ilgili türlü hazırlığı yapmış bulunmaktayız” şeklinde konuştu.
“Okullarımız ilk açılan ama son kapanan yer olsun”
Okulların yeni eğitim öğretim dönemi için hazırlığını tamamladığını vurgulayan Milli Eğitim Bakanı Özer, şunları kaydetti:
“Yine 81 ilimizde yaklaşık 58 bin okulumuzda için 113 bin temizlik personelinin görevlendirilmesini tamamlanmış bulunuyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı olarak salgın sürecinde okullarımızın temizlik ihtiyaçlarını karşılayacak güce de sahibiz finansman kaynağına da sahibiz. Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki malzeme ve dezenfektan ihtiyacında covid-19 salgınının başlangıcından itibaren büyük fedakarlık ile üretime giren mesleki teknik okullarımıza, Halk Eğitim Merkezlerimize, Özel Eğitim Meslek Okullarımızdaki tüm öğretmenlerimize, çalışanlarımıza, öğrencilerimize en içten şükranlarımı sunuyorum. Bildiğiniz gibi eğitim-öğretim 6 Eylül'de başlıyor ama uyum eğitim haftası okul öncesi ve birinci sınıflar için dün itibarıyla, 1 Eylül itibarıyla başladı. Minik öğrencilerimiz ilk defa okullarına başladı. Bu kapsamda okul öncesi ve birinci sınıf toplam 2 milyon 359 bin 422 öğrencimiz şu anda 2 gündür okullarına gidiyor. Bu okul öğrencisi birinci sınıflar için toplam 165 bin 450 öğretmenimiz de aktif olarak bu hafta okullarda ders vermeye, uyum haftasına katılmaya başladılar. Ve şunu memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki 2 günlük süreç sorunsuz bir şekilde tamamlandı. İnanın yavrularımızın gözlerindeki mutluluk, öğretmenleriyle buluşma hazzı, aynı zamanda öğretmenlerimizin öğrencileriyle buluşma hazzı her şeye, her fedakarlığa değer. Dün de ben Şırnak'ta okul öncesi ve birinci sınıf uyum haftasının başlangıcı nedeniyle açılışını yaptık. Oradaki öğrencilerimizi bizzat görme ve konuşabilme imkanım oldu. Hakikaten tüm öğretmen ve öğrencilerimiz tüm önlemleri alarak sürecin aktif bir şekilde başlamasının mutluluğunu ifade ettiler. 6 Eylül itibarıyla da nihayet okullarımızın kapılarını tüm kademelerinde kapılarımızı haftada 5 gün öğrencilerimize açıyoruz. Okullarımızın bir daha hiç kapanmaması çocuklarımızın eğitim hakkının kesintiye uğramaması için sadece bize sorumluluk düşmüyor. Aynı zamanda tüm velilerimize, servis şoföründen kantin çalışanlarımıza kadar, öğretmenlerimize kadar düşüyor. Bu nedenle okullarımızın kapanmaması için eğitimin kesintiye uğramaması için velilerimize, öğretmenlerimize, tüm personelimize çağrı yapmak istiyorum. Lütfen Sağlık Bakanlığı ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı olarak belirlediğimiz kurallara uyalım. Bu kuralara riayet edelim ki okullarımız bir daha kapanmak zorunda kalmasın. Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz üzerimize düşen tüm önlemleri aldık ama süreç tüm paydaşları ilgilendiren bir süreçtir. El ele verirsek kapanma ile yüz yüze kalmadan eğitim öğretimi başarıyla tamamlayacağız. Okullarımız ilk açılan ama son kapanan yer olsun.”
“Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve üniversiteler olarak eğitim ve öğretim faaliyetlerini yüz yüze sürdürme kararını almış olduk”
Bir buçuk yıllık okullardan uzak dönemde de üniversitelerin görevlerini başarı ile sürdürdüğüne dikkat çeken YÖK Başkanı Özvar ise, “2021-2022 akademik yılı inşallah Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifleri ile bu ayın sonunda veya ekim ayının başında gerçekleşecek. Bu yeni açılış yılında biz Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve üniversiteler olarak eğitim ve öğretim faaliyetlerini yüz yüze sürdürme kararını almış olduk. Bunu da siz basın temsilcileri ve kamuoyu ile paylaştık. Üniversitelerimiz alınan yüz yüze eğitim kararından itibaren her biri kendi kurulları ile senatolarıyla beraber, bu yüz yüze eğitimin yapılabilmesi ve sürdürülebilmesi için gerekli tedbirleri aldı. Biz YÖK olarak geçen sene olduğu gibi bu senede gerek kampüs ortamlarında uygulanacak kurallar, gerekse eğitim öğretim süreçleriyle ilgili olmak üzere tüm üniversitelere birer kılavuz çalışması gerçekleştirdik. Tabii bu kılavuzları oluşumunda Sağlık Bakanlığı ve onun şemsiyesi altında çalışan Bilim Kurulu üyelerinin tavsiyeleri ile oluşturduk” şeklinde konuştu.
“YÖK olarak bir yüz yüze eğitim faaliyetlerini sürdürmek istiyoruz”
Yeni dönemde üniversitelerin yüz yüze eğitime başlayacağına, ama hibrit yöntemin de kullanılabileceğine dikkat çeken YÖK Başkanı Özvar, “YÖK olarak biz yüz yüze eğitim faaliyetlerini sürdürmek istiyoruz. Tabi salgın şartlarının ülkemizde nasıl gelişeceğini de önceden öngöremediğimiz için salgının seyrine göre ve Sağlık Bakanlığının kararları ve görüşleri dahilinde yüz yüze eğitim esnasında diğer eğitim ve öğretim usullerinin de üniversiteler tarafından kullanılabilmesi için gerekli kararları aldık ve üniversiteler ile paylaştık. Bu kararların başında hibrit veya harmanlanmış ya da karma olarak tabir edilen öğretim usullerinin üniversiteler tarafından kullanılabileceğini karara bağlamış bulunuyoruz. Yani üniversitelerimiz salgın boyunca eğitim ve öğretimin aksamaması hususunda bu hibrit eğitim modellerinden faydalanabilecekler. Üniversitelerimiz hibrit modeli ile birlikte yüz yüze ders yapma imkanının yanı sıra, YÖK'ün aldığı kararla derslerinin yüzde 40'ını online yani çevrimiçi yapabilme yetkisine sahiptir ve üniversitelerimiz bu konuda gerekli çalışmayı tamamlamıştır. Üniversitelerimiz şu anda hangi derslerini yüz yüze, hangi derslerini online yapacağını belirlemiş ve kendi kamuoylarına da duyurmuştur” diye konuştu.