Dünyadaki ilk anayasanın 1215 tarihli Magna Carta olduğu ifade edilmektedir. Magna Carta’nın ortaya çıkması, Yurtsuz Jhon'un tahtının tehlikeye girmesi ve bunun üzerine, toprak sahipleri ile anlaşması sonucu olur. Bu pazarlık neticesinde kendisi kral olmaya devam etmiş ancak bunun karşılığında baronlara birtakım haklar vermek zorunda kalmıştır. Pek demokratik olmasa da bir yasa ile bağlanmanın bu tanımlamayla tarih sayfalarında yerini aldığını görüyoruz. Terminolojik olarak anayasa, temel kuruluş "constitution" olarak tanımlanmaktadır. Osmanlı döneminde anayasa kavramına bakıldığında, senedi ittifakla başlayan süreçte 1876'da Kanuni Esasi, 1921'de Teşkilatı Esasiye, 1924'te Esas Teşkilat 1961 ve 1982'de ise Anayasa olarak ifade edildiğini görmekteyiz. Bu kısa girizgahta görüleceği üzere “anayasa” yazılı bir üst norm olarak devletin niteliğini yapısını hükümet şeklini, yasama yürütme ve yargıyı, bunlar arasındaki ilişkileri, temel hak ve hürriyetleri düzenleyen bir kurallar bütünü olduğunu ifade edilebilir. Son dönemde anayasa değişikliği tartışmalarında, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında hayatımıza giren 1982 Anayasa’sının askeri temelli olduğu iddiaları dayanak alınarak, sivil anayasa kavramı ile görüşmelerin yapıldığını görmekteyiz. Konunun teknik kısmını ifade etmekte fayda olacaktır:
Anayasa değişikliği Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilmelidir. Bu durumda en az 200 milletvekilinin yazılı olarak anayasa değişikliği teklif etmesi gerekmektedir. Değişiklik teklifleri önce Anayasa Komisyonu tarafından incelenir, daha sonra ise Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na gelir. Anayasa değişikliği tekliflerinin genel kurulda iki kez görüşülmesi zorunludur. Birinci görüşmeye başlamadan önce TBMM İçtüzüğünün 81 inci maddesine göre, tasarı veya teklifin tümü hakkında görüşme açılır. Bu oylamada meclis üye tam sayısının dörtte birinden az olmamak kaydıyla yani 149 üyeden az olmamak koşulu ile salt çoğunluğun kabul oyu yeterlidir. 1. görüşmede gerekli oyu alamayan madde, 2. oylamada da gerekli oyu alamazsa reddedilmiş olur. İkinci görüşmenin yapılabilmesi için ilk görüşmenin ardından en az 2 gün geçmesi gerekmektedir. Bu süreye “serinleme süresi” denilmektedir. Birinci görüşmede teklifin tamamı görüşülür ve oylanır devamında ise teklifin maddelerine geçilerek tek tek görüşülür ve yine ardından oylama yapılır. Teklifin kabul edilmesi meclis üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğunun gizli oyla kabul oyu vermesi halinde mümkündür. Bu durumda da 360 milletvekilinin gizli oyla kabul oyu vermesi gerekmektedir. Kabul oyu veren milletvekili sayısının önem arz ettiğini belirtmek gerekir. Zira 360 milletvekili ile 400 milletvekili sayısı arasında kabul oyu verilmesi halinde Cumhurbaşkanı tarafından değişiklik TBMM’ye geri gönderilebileceği gibi geri gönderilmediği takdirde halk oyuna sunulması zorunludur. Ancak 400 milletvekilinden fazla kabul oyu alan anayasa değişikliğinin halk oyununa sunulması ihtiyarı olacaktır. Ayrıca Cumhurbaşkanı'nın halk oyununa sunmadan da yürürlüğe koyma hakkı bulunacaktır. Anayasa değişikliğinin doğrudan halk oyuna sunulması mümkün olmakla birlikte yukarıda da belirttiğimiz üzere Cumhurbaşkanı’nın iadesi sonrasında aynen ve yeniden mecliste üçte iki çoğunluk ile kabul edilmesi halinde halk oylamasına sunulması ihtiyari ve mümkündür. Halk oylamasında ise geçerli oyların yarısından çoğunun kabul oyu olması halinde, anayasa değişikliği gerçekleşmiş olur. Halk oylamasına karar verilmesi halinde değiştirilen hükümlerin hangilerinin birlikte, hangilerinin ayrı, ayrı oylanacağı da karara bağlanabilir. Görüldüğü üzere anayasa değişiklikleri toplumun bütün kısımlarını etkileyeceği için görüşülmesi ve değiştirilmesi daha zor ve özel usullere bağlanmıştır.
20.05.2024 15:18:21