Millet varlığına kasteden PKK terörüyle mücadele ve teröristlerin imhasının yıllardır en üst seviyede ve büyük bir fedakârlıkla sürdürüldüğünü kaydeden Bahçeli, “Bu uğurda çok sayıda şehit verilmiş, çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır. Terör örgütünün 2002 yılında kabul edilen siyasallaşma stratejisinde 'Kürt kimliğinin tanınması kapsamında yerel dilin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması' birinci öncelikli hedef olarak ortaya konulmuştu. Halbuki Kürt kökenli kardeşlerimin terör örgütüyle en küçük bağ ve bağlantısı olmamış, bilakis bölücü terör en fazla Kürt kökenli kardeşlerimin kanını dökmüştür. PKK, Türk milletinin can düşmanıdır, hiçbir millet evladı bu cinayet şebekesine müsamaha göstermez, göstermemiştir, tam tersini düşünen varsa da onlar bu milletin şerefli bir mensubu asla olamayacaklardır. Yıllardır PKK terörüyle haklı ve meşru mücadelemize köstek olan, terörizmin çok sayıda can kaybına göz yuman uluslararası camia, İsrail saldırıları karşısında sessiz kalmayı tercih ederek ikiyüzlü siyasetini bir kez daha belgelemiştir. PKK’nın siyasi talep listesinin ön sıralarında yer alan bazı konularda etnik bölücülüğün zemin kazanması ve köprübaşını tutması bu tehlikeli anlayışın somut yansımasıdır. Eli kanlı, geçmişi kanlı terör örgütünün yıkımını hatırlamak istemeyenlere, terör saldırılarını kınamaktan imtina edenlere diyorum ki, unutuldu sanılmasın, bütün şehitlerimizin acıları anılarımızda sıcaklığını korumaktadır” ifadelerini kullandı.
MHP’nin her zaman milletin huzur ve güvenliğine musallat olan PKK terör örgütü ile etkili ve anlayacakları yöntemlerle mücadeleyi savunduğunu hatırlatan Bahçeli, “Bu konuda hükümetlerin ihtiyacı olan her desteği vermeye hazır olduğunu da her ortamda açıklamıştır. Terörle ve bölücülükle mücadelede ne gerekiyorsa; siyasi, sosyal, ekonomik bütün tedbirlerin alınmasının gereğinden ısrarla bahsetmiştir. Elbette terör son bulmalı, şiddet ortadan kalkmalı, vatandaşlarımız huzur, emniyet ve sukünet bulmalıdır. Bunun aksini savunmak ve söylemek mümkün değildir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine inancımız ve güvenimiz tamdır” dedi.
Dağda, bayırda, sınır hattında mücadele edilen hainlerin siyasi cephesi olan DEM Partililerin TBMM'de bulunmalarının adalet ve hukuk garabeti, siyaset ve demokrasi ayıbı olduğunu söyleyen Bahçeli, “Karamanoğlu Mehmet Bey 747 yıl önce, ‘Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil konuşmayacak’ fermanı nasıl ki tutacağımız bir buyruk ise, aynı şekilde hiçbir terörist veya yandaşı, dağda, bayırda, ovada, belediyede, şehirde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde barınamamalı, tutunamamalıdır. Hepinizin bildiği gibi terörle mücadele, aslında bölücülükle mücadelenin sadece bir bölümüdür. Eli silah tutan bölücüyü zararlı, buna karşılık silahsız bölücüyü meşru ve zararsız kabul etmek, bölücülük ve terörle mücadeleyi sekteye uğratacak en büyük gaflettir. Devlet gaflete düşmez, devlet ihanete göz yummaz, devlet hukuk içinde meşru mücadelesinden asla taviz vermez. Türkiye Cumhuriyeti, sınır içi güvenliği sağladığı gibi, sınır ötesi güvenliği de temine muktedirdir” diye konuştu.