İş adamının hikayesi olmalı…

Birine moda söylemiyle iş insanı demek için en az 20 yıllık bir hikayeden bahsetmek gerekiyor.

Kendisiyle yapılan bir röportajda, söylemişti merhum Vehbi Koç bu cümleyi. Gerçekten de öyle! Birine moda söylemiyle iş insanı demek için en az 20 yıllık bir hikayeden bahsetmek gerekiyor. Yoksa ülke genelinde de yerel de de bir anda parlayıp, sonrasında sönen ve kendisine iş insanı diyen bir çok isim tanıyoruz hepimiz.

 

 

 

Erzurum’da yüzlerce insana iş imkanı sunan, yıllar önce, şarküteri ürünlerinin satıldığı, küçücük bir dükkanla işe başlayan, bu gün gelinen noktada Erzurum’da 21’nin üzerinde şubesi bulunan, yüzlerce Erzurumluya iş imkanı sunan Düzgün ailesinden bahsediyorum. İskender Düzgün ve Ömer Düzgün’ün hikayesini anlatacağım.

 

 

 

 

 

44 yaşındayım, Düzgün ailesini 25 yıldır tanırım. Hikaye aslında 1962 yılında Kongre caddesindeki bir bakkaliye ile başlıyor, ancak eskilerin tabiriyle benim tevellütüm yetmiyor o yıllara. Ben Yenişehir’deki Yenişehir Gıda'ya yetiştim. Neticede mahallemizin dükkanıydı. Rahmetli Babamla,  İskender Hoca’nın Tortum’dan getirdiği bal, tereyağı, süt, peynir çeşitleriyle süslü Yenişehir Gıda’dan çok alış veriş yapardık.  Ömer Düzgün’ü de işte o yıllarda tanıdım. Birlikte peynir tenekelerini, Renault 12 TX Station Wagon arabadan dükkana taşımışlığımız da çoktur.

 

 

 

 

Anlatılası bir başarı hikayesidir.  Yavaş yavaş, ayağı yere basa bir yükselişin hikayesi. Bugün neredeyse hemen her büyük markette verilen bir hizmet olan, eve servis hizmetini ta o yıllarda İskender Hoca başlatmıştı.  Renault 12 TX Station Wagon arabasıyla tenekeyle peynir alan herkesi,  ( o dönemler peynirler tenekeyle alınıyordu.) bizzat kendisi oğlu Ömer Düzgün’ü dükkanın başına bırakır, müşterisini evine kadar arabasıyla götürürdü. Vizyonerdi İskender hoca,  yavaş yavaş, iğne oyası gibi işleyerek, büyük bir titizlikle büyüttü markasını. Hizmet kalitesinden hiç taviz vermeni, kötü ürünü koymadı rafına, Erzurum’da üretilen ürünleri azami ölçüde satmaya gayret gösterdi.

 

 

 

 

1997 Kayak Yolu Şubesini açtı, 2003 Hacı Ahmet Baba şubesi geldi sonra, 2006 yılına gelindiğinde ise Yenişehir’ deki herkesin Büyük Düzgün olarak bildiği Düzgün AVM açıldı. Varını yoğunu bu AVM’yi açmak için harcadı İskender Hoca, Cesurdu borçlandı. Erzurumlu da kaliteli hizmetin hakkını verdi, destekledi. Sonra ardı ardına yeni şubeler açıldı ve bu gün ne mutlu ki beş yüze yakın çalışanıyla, Erzurum ekonomisine sağladığı katma değerle 21 şubeye ulaşıldı. Artık Düzgün Marketler Zinciri, Erzurum’un en önemli marka değerlerinden biri oldu.

 

 

 

 

Baba oğul sırt sırta verdi. Aile bireyleri omuz verdi. Yeğen, kuzen, amca dayı. Büyük bir aile şirketi oluştu. "Birlik ve beraberlik insanları nereye getirir?" sorusunun en olumlu örneğidir, Düzgün Marketler zinciri.

 

 

 

Düzgün ailesi Erzurum’a olan vefa borcunu hatta fazlasını her fırsatta ödedi. Erzurum’un her sosyal meselesinde hem İskender Düzgün’ün hem Ömer Düzgün’ün eli her zaman taşın altında oldu. Kendilerine destek için giden hiç kimseyi boş çevirmediler. Bu nu öyle boy boy resimler çektirip, şunu yaptık bunu yaptık diye anlatmadılar. Erzurum’u terk etmediler, kazandıkları her kuruşla bu şehirde istihdam sağlamak için yine bu şehirde yatırıma dönüştürdüler.

 

 

 

Ömer Düzgün önce Erzurum’da Doğu Anadolu PERDER’i kurdu. Bir çok perakendeciyi bir araya getirdi. Büyük ekonomik güce sahip yaygın marketlerle mücadele etti. Küçük sermayeli marketleri, bakkalları devlere ezdirmedi. Mesaisinin büyük bir kısmını bu işe ayırdı. Sonra Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanlığına seçildi. Türkiye’nin dört bir tarafındaki yerel perakendecilerin, sesi oldu. Ülke çapında büyük hizmetler etti.

 

 

 

Ömer Düzgün, Erzurum’u Erzurumluyu hemen her platformda layıkıyla temsil etti. Tabiri caizse yüzümüzü ağarttı. Bir çok STK onu yönetiminde istedi, hiç birini reddetmedi. Maddi Manevi destek oldu. Şehrin bir başka marka değeri olan Erzurumspor’a hem yönetici hem başkan olarak ciddi katkılar sağladı.   

 

 

 

Yazının başlığına dönelim, iş adamının hikayesi olmalı. Düzgün ailesinin 60 yıllık bir hikayesi var. Öyle umuyorum ki bu hikaye nice 60 yıllar devam etsin. İstihdam sayısını artırsın, yeni yatırımlar yapsın, katma değer üretsin. İyi ki varsın İskender Hocam, iyi varsın Ömer ağabey, ömrünüze bereket…  


22.09.2022 23:30:00