Her gün artarak çoğalan ve yeni eklenen gerekçeleriyle, hep taptaze olarak önümüzde duran yoksulluğu ve seslerini dile getirmenin vazifemiz olduğu, esnafın artık ayakta durmaya gücü olmadığı, ülkemizin en büyük gerçeğidir. Bu ne dedikodudur nede şehir efsanesi. Esnaf ve halk artık tükenmenin eşiğinden geçti tükenmeye başladı.
Ekonominin küresel olarak bütün Dünya da kötü gidişatına rağmen, kimse kalkıp da bu sistem içinde bizim çok iyi bir durumda olduğumuzu söylemesin. TÜİK verileri diye şişirilmiş, yanlı ve hatalı göstergeleri geçin soframızda eksilen ekmeğimiz bunun en büyük göstergesi. Bunu dile getirdiğimiz de bizleri siyaset yapmakla suçlayanlar bilsin ki bu asla ama asla siyaset değil olamaz da. Siyaset denilen çark ondan rant alanı besliyor. Biz evde beslenmeyi bekleyen çocuğun sesiyiz.
Sormak istiyoruz Pandemi sebebiyle hükümetin esnafa sunmuş olduğu "Esnaf destek paketi" kapsamında yapılan başvurular hangi kriterlere göre değerlendiriliyor? Kimler hangi sebeplerle buna erişebilirken kimler hangi sebeple reddediliyor? Zaten esnafın yarasını asla saramayacak olan rakamlarla verileceği söylenen bu destek neden halen ticaretini devam ettirmek için çırpınan bütün esnafa verilmiyor. Ticaret yapan bir vatandaş olarak bunu sormak ve cevap almak ben ve benim gibi hepimizin hakkı.
Pandemi başladığında Devlet bankalarının vermiş olduğu 6 ay sonra geri ödemeli kredilerin ödeme tarihi geldiği halde ödemek mümkün mü diye kim esnafa ya da vatandaşa soruyor? İnsanların o gün ihtiyaç dahilinde alınan parayı ödemek için bugün işlerinin açılmış olması, işsiz olanın iş bulması yada işsizliğin yavaş yavaşta olsa azalmaya başlamış olması gerekmez mi? İnsanlar çektikleri kredileri ödeyemez durumdalar ve bankalar ödeme istemektedir. Ülkenin geneli o gün krediler verildiğinde olduğu durumdan çok daha kötü bir tablo içerisinde. Kredi çekip kirasını ve ihtiyaçlarını gidermeye çalışan esnaf açısından bakarsak eğer, zaten aylardır vergiler, faturalar ve işyeri kiraları altında eziliyorlar bir de bu insanların evlerini de kira sayarsak ikişer kira, elektrik ve su faturalarından kaçmaları mümkün değil. Temel ihtiyaçları bunların dışında tutuyorum varın siz bu kadarını hesaplayın ve insanların ayakta durmak için nasıl bir mücadele içinde olduğunu görün.
İki gün önce okuduğum bir gerçek tahmin ettiğimizden daha acı bir tabloya dahil olmama sebep oldu. Türkiye esnaf ve sanatkârlar sicil gazetesi verilene göre 2020 de on binlerce esnafın meslek sicillerini sildirdiği en az 99 bin 588 esnafın kepenk kapattığını havuz medyasının habercilik diye yaptığı üçüncü sayfa haberleri ile dolu haber anlayışı içinde görmemiş olmamız bunu hiç öğrenemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Bunları saklamak, kişilere kendilerini sırça köşklerde yaşıyor gibi hissettiremez. En çok işyerinin kapandığı belgeli İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya ve Bursa gibi ülke nüfusunun yoğun yaşadığı, sanayi ve para döngüsünün yüksek olduğu kentler de durum bu kadar vahimken Erzurum gibi şehirlerdeki durumu düşünebiliyor musunuz? Aslına bakarsanız en çok dükkan kapatan illerin bu büyükşehirler olmasının sebebinin nüfus faktörüne bağlı olarak artmış olan tüketime karşılık gelen bir sayının yansıma olduğunu göreceksiniz. Bu değerden bakarsak Erzurum da kapanmış dükkan sayılarının da ötelenecek düzeyde olmadığını görebilirsiniz.
Son zamanlarda yapılan uygulamaların amacını çözmekte zorlandığımı ifade etmek isterken benim gibi düşünen milyonlarca kişi olduğunu biliyorum ve onlar adına da sormak istiyorum. Kayak yapmak isteyenler için açılan kayak merkezlerinde tatil yapanlar virüsün yayılmasına sebep vermiyor da uzun zamandır günün belirli saatleri çalışmasına izin verilen, hafta sonları kapatılmak zorunda kalan esnafın işyerleri mi sebep veriyor? Hafta içi belirli saatlerde virüs yayılmıyor da saat 20:00 dan sonra ve hafta sonları mı yayılıyor? Her geçen gün katlanarak artan zararını, yıllarca çalışsa kapatamayacak olan esnafın artık bir çözüme ihtiyacı var. Hükümetin bu konuda ivedilikle bir karar alması kaçınılmazdır. İşyerleri kapalıyken ekonomi de dibe vurmaya devam edecek, işsizlik ve açlık daha yüksek boyutlara varacak.
Bir çözüm bulunana dek bunları sürekli yazmaya ve bu sürecin ekonomik kahramanları olan esnafımızın sesi kesilmesin demeye devam edeceğiz. Çözüm nasıl bulunur ne olur bu konu vatandaş olarak bizlerin sorunu değil. Bizler çözüm sürecine ortak oluruz sadece ama artık feda değil kâr eden tarafta olmak istiyoruz. Küçük rakamlarla kredi verilen krediler bir yaraya merhem olamaz düzeyde. Bu rakamlarla bahar gelecek diye hayal kurmamızın beklenmesi yanılgı olur. Bilinmelidir ki yalancı baharların olması kışın gelişini asla engelleyemiyor.
Bilgiyle kalın…
28.01.2021 13:30:00