"Hâkimiyet, bilâkaydü şart Milletindir. İdare usûlü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devletinin şekl-i Hükûmeti, Cumhuriyettir." diyerek elinde Sultan olma, milleti tebaa etme, gücüne güç katma şansı varken, gücünü millete veren Mustafa Kemal’in ATA olduğu gündür 29 Ekim.
‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyenlerin, Cumhuriyeti ‘reklam arası’ diye niteleyenlerin, Cumhuriyete ‘100 yıllık pranga’ yakıştırması yapanların karanlıklarında boğulduğu aydınlığın galebe çaldığı gündür 29 Ekim.
Çanakkale’de, Conkbayırı’nda, Arıburnu’nda, Samsun’da, Erzurum’da, Sivas’ta, Adana’da, Maraş’ta, Sakarya’da, Urfa’da, Afyon’da, Antep’te, İzmir’de, İstanbul’da, Ankara’da; Yurdun dört bir tarafında savaşan Kara Fatma’nın, Sütçü İmam’ın, Şahin Bey’in, Şerife Bacı’nın, Hüseyiin Çavuş’un, Seyit Onbaşı’nın, Hasan Tahsin’in, Yörük Ali Efe’nin, Nafiz Kotan’ın, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü, Kazım Karabekir Paşaların, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün canları pahasına vatan kıldığı bu toprakların üzerinde yaşayanların özgürlüğüne kavuştuğu gündür 29 Ekim.
‘Benim naçiz vücudum bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’ diyerek, yüzyıllar boyu var olacak, Göktürkler’den sonra adında Türk olan tek devlet Türkiye Cumhuriyeti’nin doğduğu gündür 29 Ekim.
Kutlu olsun, Ebedi Saadetler diliyorum…