Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun vali ve kaymakamları hedef alan militan açıklamasına yönelik, “Hemen her gün bir CHP yöneticisi tarafından ülkesi ve milleti için ter dökenler, gerekirse vatanı için canını vermeyi göze alan kahramanlar militan yaftası vurularak hedef tahtasına koyuluyor. Milletimizin canına kasteden PYD’li teröristlere gösterdikleri sempatinin 10’da birini kendi vatandaşlarına, mesela Diyarbakır’da evlatlarını örgütten kurtarmak için nöbet tutan acılı annelere göstermiyorlar. Bunun adı siyaset değil, siyasetsizliktir. Bunun adı tam olarak beşinci kol faaliyetidir” dedi.
18 yıllık iktidarları döneminde kimi medya kuruluşlarından terör örgütlerine, vesayet güçlerinden devlet içine çöreklenmiş çetelere kadar farklı odakların tehditlerine maruz kaldıklarını ifade eden Erdoğan, “Tüm saldırılar karşısında ‘iman varsa imkan da vardır’ diyerek her türlü zorluğa, yokluğa, imkansızlığa rağmen yolumuzdan geri dönmedik. Kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden, imkanlarımızı seferber ederek insanlarımızı kökenine, meşrebine, mezhebine göre ayırmadan, herkesi kucaklamaya çalıştık. 81 vilayetimizin hepsine, ilçelerinden en ücra köylerine kadar 83 milyonunun her birine mesajlarımızı ulaştırmaya gayret ettik. Bölen değil birleştiren, kutuplaştıran değil kucaklaştıran, kardeşi kardeşe düşürmek isteyenlere inat vatandaşlarımızın tamamını Türkiye ortak paydasında buluşturan bir kadro olduk. ‘İnanıyorsanız üstünsünüz’ ilahi müjdesini kendimize rehber edinerek gece gündüz demeden çalıştık, ter döktük, mücadele ettik. Milletimiz, AK Parti ile beraber ilk kez 24 saat kapısını kendisine açık tutan, derdiyle dertlenen, sevincine ortak olan, sıkıntılarına çözüm üreten, halka hizmeti hakka hizmet olarak gören farklı bir zihniyete kavuştu. İnsanlarımız belediyelerden iktidara kadar devletin her kademesinde her türlü meselesiyle ilgilenen dinamik, gayretli bir kadro ile tanıştı. Millete tepeden bakan, milleti hor gören, gerici, yobaz, takunyalı diyerek sürekli insanımızı aşağılayan jakobenizm yerini ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ şiarıyla hareket eden yepyeni bir tasavvura bıraktı. Gece gündüz demeden özellikle çalıştık, çalıştıkça milletimizde bize destek verdi. Daha kararlı bir şekilde partimize sahip çıktı. Biz samimiyetle koşturdukça rabbimde zorlukları aşmamızı kolaylaştırdı. Yeri geldi sokaklarımızı karıştırmak isteyenlere meydan okuduk, yeri geldi bölücü terör örgütünü açtıkları çukurlara gömdük, yeri geldi 15 Temmuz gecesi darbecilerle göğüs göğse mücadele ettik ama milletimizin emanetine el uzatılmasına ve demokrasimize leke sürülmesine asla müsaade etmedik. Son 18 yılda girdiğimiz 15 seçimin tamamından alnımızın akıyla çıktık” açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun vali ve kaymakamları hedef alan militan açıklamasına tepki gösteren Erdoğan, “Milleti anlamak, millete ulaşmak, milletle gönül bağı kurmak yerine Stockholm sendromu diyerek milleti aşağıladılar. Anadolu insanına makarnacı, kömürcü, mürteci, yobaz, takunyalı, göbeğini kaşıyan adam dediler. ‘Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi olacak’ serzenişi ile içlerinde biriktirdikleri kini ortaya saçtılar. Bunlar da işe yaramayınca her hafta CHP Genel Başkanının yaptığı gibi muhtarından emeklisine, öğretmeninden askerine, müteahhidinden memuruna toplumumuzun farklı kesimlerini tehdit etmeye başladılar. Hemen her gün bir CHP yöneticisi tarafından ülkesi ve milleti için ter dökenler, gerekirse vatanı için canını vermeyi göze alan kahramanlar militan yaftası vurularak hedef tahtasına koyuluyor. Bölücü terör örgütünün şehir eşkıyalarını çukur eylemlerinde arkadaş diyerek aklama yarışına girenler bugün devletin valisine, kaymakamına, askerine ahlaksızca militan iftirası atıyor. Milletimizin canına kasteden PYD’li teröristlere gösterdikleri sempatinin 10’da birini kendi vatandaşlarına, mesela Diyarbakır’da evlatlarını örgütten kurtarmak için nöbet tutan acılı annelere göstermiyorlar. Bunun adı siyaset değil, siyasetsizliktir. Bunun adı tam olarak beşinci kol faaliyetidir. Türkiye’de muhalefetin böyle bir akıl tutulmasına yakalanması Türk demokrasisi adına endişe vericidir. Bu iç karartıcı tablo mevcut CHP yönetiminin siyasi tükenmişliğinin en bariz göstergesidir. CHP Genel Başkanı bu siyasi tükenmişlikle yüzleşmek varken, akla hayale gelmedik iftiralarla AK Parti ve Cumhur İttifakına saldırmaktadır. Parti teşkilatlarını sarmış taciz, tecavüz, yolsuzluk skandallarını; nefret söylemini körükleyerek milletin dikkatinden kaçırmaya çalışmaktadır. Bizzat eski cumhurbaşkanı adaylarının ifadesiyle, CHP bugün yalan ve iftira üretim merkezine dönüşmüş durumdadır. ‘Üzüm üzüme baka baka kararır’ misali bölücü terör örgütünün uzantılarıyla kurduğu ittifaktan dolayı CHP siyasi parti kimliğini giderek kaybetmektedir. İnşallah 2023 seçimleri Türkiye’de CHP’nin rövanşist siyasetinin de tasfiye edildiği yeni bir dönemin müjdecisi olacaktır” diye konuştu.
AK Parti tarzı siyaset, kuşatıcı, kucaklayıcı, farklılıklara değil, ortak noktalara odaklanan siyaset tarzıdır.
AK Parti’nin yalnızca kendi seçmeninin değil, milletin tamamının emanetini taşıyan bir hareket olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Biz dertliyiz, derdi olan, davası olan, ilkeleri, prensipleri Türkiye için hayalleri ve kederleri olan bir partiyiz. Biz önce millet önce memleket diyen söz konusu vatansa gerisi teferruattır düsturuyla hareket eden bir kadroyuz. Her karışında bir yiğit yatan bu ülkeyi öyle kuru sözle değil imanla, aşkla, büyük bir tutkuyla seviyoruz. Bizim Türkiye’den başka vatanımız, milletimizden başka sevdamız yok. Muhalefetin içine düştüğü çıkmaz bizim işimizi kolaylaştırmıyor, bilakis sorumluluğumuzu daha da artırıyor. Biz hiçbir zaman muhalefete göre tavır alan, CHP’ye göre politika belirleyen, muhalefetin kifayetsizliğinden medet uman bir parti olmadık. Kuruluşumuzdan itibaren hep kendimizle yarıştık, kendi projelerimizle yarıştık. Başkasına değil, kendimize baktık. Türk siyasetini esir alan vizyonsuzluğa rağmen her gün bu ülke için hayal görmeye ve bu hayalleri gerçekleştirmeye gayret ettik. Bunun için başkaları ne yaparsa yapsın biz işimize bakacağız. Milletimizin gönlündeki yerimizi nasıl güçlendiririz ona bakacağız. Ülkemizi, bölgemizi ve dünyayı daha güvenli daha huzurlu daha müreffeh hale nasıl getirebiliriz ona bakacağız. Muhalefeti kendi bunalımlarıyla, kendi sığ tartışmalarıyla, kendi Bizans oyunlarıyla baş başa bırakacak, asıl gündemimize odaklanacağız. Varsın onlar ahlaksız siyaset bütün bunları yaparak oyalansınlar. Biz vaktimizi ve enerjimizi kendi çalışmalarımızı daha ileriye taşımak için kullanacağız. Bizler milletin kapısını seçimden seçime çalan, halini hatırını seçimden seçime soran bir parti olmadık ve olmayacağız. İlk günkü aşkla ve heyecanla ülkemize hizmet etmeyi sürdüreceğiz.”