Biz ne başkanlar gördük...

Ben meslek hayatıma başladığımda rahmetli Mehmet Ali Ünal belediye başkanıydı. Erzurum son belediye başkanıydı. Başkanın sön hizmet yılına yetişebildim.

Bazen bir bakış, bazen içten bir dokunuş çok şey anlatır insana.

Bir tebessümle ısıtırsınız buz tutmuş bir yüreği.

Ben meslek hayatıma başladığımda rahmetli Mehmet Ali Ünal belediye başkanıydı. Erzurum son belediye başkanıydı. Başkanın sön hizmet yılına yetişebildim. Cebinde hangi mahallenin kendisine ne kadar oy verdiğinin yazılı olduğu kartlar vardı. Muhtarlar hizmet istemek için yanına geldiğinde, çaktırmadan cebindeki kağıda bakan, hangi muhtar ne kadar oy vermişse ona göre muamele ederdi.

Ardından Erzurum büyükşehir belediyesi oldu ve büyükşehir belediyesi olduktan sonra ilk belediye başkanı Ersan Gemalmaz oldu. Dürüstlüğüne sonuna kadar kefil olduğum başkan Gemalmaz,ne yazık ki başarısız bir belediye başkanıydı. Onun döneminde belediye maaş ödeyemeyen bir kurum haline geldi. Belediye işçileri açlık grevi bile yaptılar. Gerçi bu durumdan dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın denk bütçe iddiası da etkili olmuştu. Gelen çok az paralarla başkan belediyeyi yönetmeye çalışıyordu.  Erzurum siyasi literatürüne giren sözlerde sarf etmişti başkan Gemalmaz. Yollar kardan kapandığında  haber yapan gazetecilere “ yağdıran Mevlam,kaldırır.” cevabını vermişti. 

1999 yılına gelindiğinde MHP’nin oylarının yükselişi ve esen hava ile Mahmut Uykusuz belediye başkanı seçildi. Hakkını yememek lazım başkan Uykusuz dönemi çok da başarısız geçmemişti. Ancak arzu edilen yere de taşıyamadı Erzurum’u. İnatçılığıyla bilinirdi başkan, birde şehrin dört bir tarafına yaptırdığı süs havuzlarıyla.

2004 yılına gelindiğinde Erzurum’un belki de en kötü yönetildiği dönem başladı. Avukat Ahmet Küçükler belediye başkanı seçildi. 2009 yılında genel merkez yeniden aday gösterdi ve AK Parti’nin yükselen oyları, Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan sevgi Ahmet Küçükleri yeniden başkan seçtirdi.  Tam on yıl Küçükler başkanlığında yönetildi Erzurum.  Ahmet Küçükler kendisini dünyanın en akıllı insanı zannediyordu. Ortak akıldan, meşveretten uzak bir yönetim anlayışı vardı. Halkla basınla kavga ederek on yılı geçirdi. Hizmet etmedi mi? Hayır tabi ki on yıl boyunca yaptıkları da oldu. Ancak halka rağmen yapılan hizmetler karşılık bulmadı. Yakutiye bölgesinde şehrin göbeğini kazarak yaptırdığı Menderes otoparkını bu gün olmuş kullanan yok. SSK kavşağına yaptıran alt geçidin yönü yanlış diye bağırsa da herkes Küçükler dinlemedi. Bu gün o kavşağın yönü değiştirilecek. Ve Karadayı mağdurları. Ahmet Küçükler belki de en büyük darbeyi binlerce mağdur oluşmasına sebep olarak vurdu. Ruhsatsız binaların mühürlenmesine engel oldu. Billboardlara Erzurum’un ilk kentsel dönüşüm projesi diye resimlerini koydu. Canlı yayınlarla projeyi anlattı. Sonra oluşan mağdurların yüzüne bile bakmadı.

2014 yılında Erzurum büyükşehir belediye başkanlığına siyaseten tecrübeli bir isim Mehmet Sekmen seçildi. İstanbul tecrübesi olan Başkan Sekmen mart ayında dört yılını tamamlamış olacak. Göreve geldiği ilk günden itibaren başkan Sekmen halkla iç içe bir çalışma prensibi benimsedi. Herkesin fikrine değer verdi. Halka rağmen hiçbir hizmet yapmadı. Ortak akla önem verdi. Şahsen bir çok konuda kendisine ilettiğim olumsuzlukları anında giderdiğini biliyorum. Kendisi söylemese de borçlu bir belediye devraldı. Özellikle ESKİ’nin ciddi borcu vardı.

Karadayı mağdurlarının mağduriyetini gidermek adına da çok çaba sarf etti. Ahmet Karadayı ile bir çok görüşmesinin canlı şahidi benim. Bu gün cezaevinde olan Karadayı her görüşme sonrasında “ bu iyiliği bana babam yapmadı” diyerek başkanının eline eğiliyordu. Ancak Ahmet Karadayı başkanının önerdiği bütün çözüm yollarını yanlış isimlerin yönlendirmesiyle reddetti. Mağdurların uygun koşullarda TOKİ’den ev alabilmesi adına mücadele etti. Bu gün bir çok mağdurun sıkıntısı bir nebzede olsa giderildiyse bunun mimarı başkan Sekmen’dir.

Ama benim anlatmak istediğim bu değil. Başkan Sekmen’in en büyük özelliği halkın içinde olması. Kim olursa olsun vatandaşa kapısının açık olması. Olaylara, kendisine gelen taleplere pozitif bakabilmesi. Geçtiğimiz gün bir fotoğraf karesi gördüm, yazının başında da söylediğim gibi bazen bir bakış, bir dokunuş çok şey anlatır. Başkan Sekmen makamında bir vatandaşa sarılmış, samimi ve içiten. Bu samimiyet, bu içtenlik yapılan bütün hizmetlerden daha kıymetli. Acını, sıkıntını, derdini paylaşıyorum demek yerine samimi bir dokunuş, hafifletir ağırlaşan yürekleri.

Başkan Sekmen’den önce hiçbir belediye başkanı bu denli halkla iç içe olmamıştı. Kim ne derse desin, neyi anlatırsa anlatsın ben gördüğüme inanırım. Başkan Erzurumlunun derdini dert edinmiş, sıkıntısına ortak olmuş. Yok efendim şirketler kurulmuş, belediyenin işlerini bu şirketler yapıyormuş. Bu eleştirileri yapanlar o şirketlerde kaç kişinin istihdam edildiğini biliyor mu, merak ediyorum? Belediye lüks konutlar yapıyormuş. Sosyal konut yapabilmesi için bu lüks konutların satışından elde edilen kaynakların kullanıldığından eleştirenler haberdar mı?

Palandöken dağının önceki halini ne çabuk unuttuk. 2011’den beri bir türlü su tutmayan bir gölet, liftleri çalışmayan bir turizm merkezi. Şimdiki haliyle bir mukayese edin, elinizi vicdanınıza koyarak.

Erzurumspor bu gün birinci ligdeyse bunun en büyük mimarı, her türlü imkanı seferber eden Başkan Mehmet Sekmen değil midir? Biz kulübü kapatmak için çırpınan belediye başkanları görmedik mi? Yaptığı üç kuruşluk yardımları masasının üzerine koyup fotoğraf çekilen belediye başkanlarını niye hatırlamıyoruz.

Dediğim gibi ben gördüğüme ve yaşadığıma inanırım. Başkan Sekmen bu şehrin ekonomisinden, sosyal hayatına,kültüründen, sanatına her konunun merkezinde. Başkan Sekmen Erzurum’a vizyon kazandıran belediye başkanlarından biri oldu. Bu gün nasıl Orhan Şerifsoy’dan vatandaş sitayişle bahsediyorsa, emin olun bu şehri çıkarsız, menfaatsiz sevenler yarın da Mehmet Sekmen’den aynı sitayişle bahsedecekler.

  


29.01.2018 14:34:00