Hem sezon başı hem de devre arasında yapılan hatalı transferler, başkan değişiklikleri, teknik direktör sirkülasyonu, seri mağlubiyetler ve ligin dibine demirleyen B.B. Erzurumspor...
Evet camia olarak hepimiz üzgünüz, hepimiz kırgınız, hepimiz kızgınız ve özellikle de futbolcuların dirençsiz oyunu yüzünden de hepimizin umutları kırılmış durumda...
2 sene önce küme düşerken yaptığımız hataların daha fazlası yapılarak, bu noktaya gelindiği için de herkeste haklı bir şekilde öfke var, hayal kırıklığı var...
Evet herkes duygularında son derece haklı, tepkileri de yerinde...
Ancak kabul edelim ki Erzurum'un B.B. Erzurumspor'dan başka sevdası da yok...
Sahadaki görüntü açısından herkesin umutsuzluğu normal fakat önümüzde oynanmamış 10 maç ve düşme hattının hemen üstüyle de 3 puan fark olduğunu dikkate alınca da çok fazla umutsuz olmanın da doğru bir tavır olmadığı muhakkak.
Üstelik takımımıza İsmail Kartal gibi yeni bir teknik adam görev almışken ve her ne kadar transfer döneminde işi başkalarına havale ederek hata yapmış olsa da Ömer Düzgün gibi bir isim varken, son 10 maça konsantre olmak zorundayız...
Gerek yazılarımda gerekse de Birebir Futbol'daki yayınlarımızda yönetimsel hataları sıklıkla dile getiren biri olarak, Ömer Düzgün'e herşeye rağmen güveniyorum ve inanıyorum...
Eleştirilerimi şahsi algılayıp, bana karşı kırgın hatta kızgın olduğundan adım gibi emin olduğum Ömer Düzgün'ün, milli maç arasındaki süreçte kendisiyle başbaşa kalıp, özeleştiri yaptığında doğruları bulacağını ve 10 maçlık final periyoduna kendini hazırlayacağına da adım gibi eminim...
Evet, son derece zor ve çalkantılı bir dönemde başkanlık koltuğuna oturmuş olmanın sıkıntılarını yaşadığını kabul ediyorum...
Bu süreçte başkanlık yapmanın ne kadar zor ve ateşten gömlek olduğunu da kabul ediyorum...
Ancak onun gibi işinde, sosyal hayatında bu kadar başarılı olan bir ismin, kulüp yönetiminde de "başkan gibi" hareket etmesini beklemek benim ve benim gibi düşünenlerin en doğal hakkıydı.
Fakat Ömer Bey, her ne sebeple yaptı bilmiyorum, yetkisinin büyük bir bölümünü bir kişi ile paylaşıp, o bir kişinin yönlendirmeleriyle hareket edince, bu kadar yanlış yapması da kaçınılmaz oldu.
Bu saatten sonra Ömer Düzgün'den "düzgün" bir süreç bekliyorum ve duygularını bir kenara bırakıp, gerçekçi olarak olayları analiz ettiğinde hatalarından ders alıp, 10 maçlık final haftasına kendisini hazırlamasını bekliyorum.
Öyle de yapacaktır Ömer Başkan...
Ömer Düzgün'ün Erzurumspor'u bu sıkıntılı süreçten çıkaracak hem ticari zekaya hem de sportif akla sahip olduğunu biliyorum...
Dolayısıyla, son periyotta bu aklı devreye sokması yeterli olacaktır.
Geçmişe sadece "ders çıkarmak" için bakıp, önümüzdeki 10 maça konsantre olmaktan başka ne Ömer Başkan'ın ne biz gazetecilerin ne de taraftarın bir seçeneği yok...
Kenetlenmek, motive olmak, duygularımıza yenik düşmemek en büyük silahımız olacak...
Ben, Ömer Düzgün'e bu anlamda fazlasıyla güveniyorum ve inanıyorum...
Onun da kendisine inanması ve bizlerin ona olan inancını hissetmesine engel olanlara mesafe koyması yeterli olacaktır...
Uzun lafın kısası, 10 hafta için DÜZGÜN bir sürece ihtiyacımız var...
Ömer Düzgün de bu süreci yönetecek en doğru isimdir...
Yeter ki kendi aklına inansın...